Biliyorum.
Kızgınsın bana. Kim bilir ne kadar çok bekledin beni. Kim bilir ne kadar haykırdın sesini duyurabilmek için arkamdan avaz avaz. Vaz mı geçtin yoksa benden? Birşey söylemeden çekip gittiğim için yoksa benden intikam mı alıyorsun?
Ağla çocuk. Hıçkıra hıçkıra ağla. Ya da yap en çok canımı acıtabilecek hamleni. Sonuçta sen tanırsın beni herkesten çok. Sen bilirsin en zayıf yönlerimi. Yeterki susma ve eğme başını. Susarsan nasıl bulurum seni? Sor hesabını aya, uğruna seni sattığım gecelerde günahlarımı aydınlattığı için. Al ifadesini güneşin, odanı cepheden gördüğü halde içini ısıtmadığı için. Sensiz boğazımdan geçen her lokmanın hesabını sor. Senden tek isteğim, vurma yüzüme seni nasıl yalnız ve ıssız bıraktığımı. Biliyorum seni nasıl da orta yerinden kırdığımı..!
Büyüme çocuk, sakın büyüme! Büyüdükçe küçülüyor sevinçler, azalıyor umutlar. Tat vermiyor hayaller. Kısacası sen büyüdükçe arta kalan herşey küçülüyor! Zam geliyor mutluluklara. Dizlerindeki çim izlerinin yerine, pantolona cüzdan izi geliyor. Alnındaki kırışıklıklara da vicdan izi.
O kadar çok şey var ki sana anlatacağım, yüzüme bakmasan bile dinleyeceksin beni biliyorum. Terk edilmekten çok unutulmak koyar insana ve ben seni hiç unutmadım.
Sana geliyorum çocuk. Eskisinden daha kirli tırnaklarım, kıyafetlerim, cümlelerim, nefesim ve eskisinden daha azım. Sana geliyorum. Göğsümde, görünmeyenlerin görünenlerle geçinemediği yara izleri. Ama sen hissedersen seni ne kadar özlediğimi, affedersin biliyorum.
Çocuk..!
Benden vazgeçme.