Yusuf Çağlar

Yusuf Çağlar
@SiradanbirYusuf
2 reader point
Joined on September 2019
Beklenmeyen Misafir
Saçları dalgalanıyordu. Hayatındaki en masum şeydi bu. Rüzgar sorgulamadan bir kız çocuğu babası şefkatiyle okşuyordu tel tel saçlarını. Aklında bu duyguya yaklaşabilecek tek bir düşünce saklıydı. O da biliyordu ne zaman geleceğini. Yıllardır beklemişçesine ve sabırla, en doğru anı bekler gibi.. Karanlıkta göz bebekleri büyümekte sınırları zorluyordu. Gözleri dalgaları ararken göz kapaklarının gerisinde daha şiddetlileri belirdi. İlki sahile vurdu. Sessizce süpürdü yanaklarınından sapkın adamların ne kadar kötü nefesi varsa. Birkaç damlaya ne kadar sığdırabildiyse.. Artık kaçmıyordu ve hazırdı. Düşündü. Hayatının aynı döneminde bin kere bile karşısına çıksa bir kere bile utanmadan sevemeyeceğini bildiği adamın kaderi terkedilmekti. Ve gözlerini kırpmaran yapmıştı. Kendinden nefret ettiği için kendinden nefret ettirmekten başka yol bilmiyordu. Nefrete dönüştürülmemiş tek bir damla sevgi bırakmamıştı adamda. Her yerini közden yeni aldığı kızgın adamlarla dağlamıştı! Hatırladı. Ve sonunda anladı. Zamanında iyileştirilemeyen her yara merhemi de içine alır...
Reklam
400 syf.
·
Not rated
Fedailerin Yuvası Alamut
Fedailerin Yuvası AlamutPeter Willey
7.2/10 · 1,799 reads

Reader Follow Recommendations

See All
Biliyorum. Kızgınsın bana. Kim bilir ne kadar çok bekledin beni. Kim bilir ne kadar haykırdın sesini duyurabilmek için arkamdan avaz avaz. Vaz mı geçtin yoksa benden? Birşey söylemeden çekip gittiğim için yoksa benden intikam mı alıyorsun? Ağla çocuk. Hıçkıra hıçkıra ağla. Ya da yap en çok canımı acıtabilecek hamleni. Sonuçta sen tanırsın beni herkesten çok. Sen bilirsin en zayıf yönlerimi. Yeterki susma ve eğme başını. Susarsan nasıl bulurum seni? Sor hesabını aya, uğruna seni sattığım gecelerde günahlarımı aydınlattığı için. Al ifadesini güneşin, odanı cepheden gördüğü halde içini ısıtmadığı için. Sensiz boğazımdan geçen her lokmanın hesabını sor. Senden tek isteğim, vurma yüzüme seni nasıl yalnız ve ıssız bıraktığımı. Biliyorum seni nasıl da orta yerinden kırdığımı..! Büyüme çocuk, sakın büyüme! Büyüdükçe küçülüyor sevinçler, azalıyor umutlar. Tat vermiyor hayaller. Kısacası sen büyüdükçe arta kalan herşey küçülüyor! Zam geliyor mutluluklara. Dizlerindeki çim izlerinin yerine, pantolona cüzdan izi geliyor. Alnındaki kırışıklıklara da vicdan izi. O kadar çok şey var ki sana anlatacağım, yüzüme bakmasan bile dinleyeceksin beni biliyorum. Terk edilmekten çok unutulmak koyar insana ve ben seni hiç unutmadım. Sana geliyorum çocuk. Eskisinden daha kirli tırnaklarım, kıyafetlerim, cümlelerim, nefesim ve eskisinden daha azım. Sana geliyorum. Göğsümde, görünmeyenlerin görünenlerle geçinemediği yara izleri. Ama sen hissedersen seni ne kadar özlediğimi, affedersin biliyorum. Çocuk..! Benden vazgeçme.
Yüzlerce kaçış planı yaptım. Hepsini de uyguladım. Her defasında yakalandım ama vazgeçmedim. İnsanın, kendi gardiyanı olduğu bir hapishaneden kaçması çok zordu! Ama elbet başaracaktım.
Sayfa 346Kitabı okudu
Reklam
Meğer önce yarını unutmak gerekiyormuş... Her doğanın yeni bir güneş olduğuna inanacak kadar unutmak... Her güneşi ilk ve son kez gördüğüne emin olacak kadar unutmak...