"başımı tutup artık geçsin diyordum /
artık geçsin
bu benim seninle gidip diğeriyle döndüğüm çağ /
bu benim sana durup kendimle yürüdüğüm yeryüzü /
bu benim seninle uyuyup başkasıyla uyandığım dünya artık geçsin..."
Tamamlanmamış dizelere, söylenmemiş kelimelere, sigara dumanlarına sonra, çay buharlarına asıyorum kendimi. Sana etmeye kalkıştığım fakat tamamlayamadığım cümlelerin ayak tıpırtılarıyla irkiliyorum, tam dalacakken uykuya. Yürüyüşlerinin ritmini dinliyorum ayıldıktan sonra, bir sigara daha yakıyorum. Gözlerimin altında, uykusuzluktan ortaya çıkan küçük torbalar, hayallerle dolu.
Sevgili "M",
Sanırım karar verdim: Yaşayarak intihar edeceğim.
Kurtlarla Koşan Kadınlar; kadınlığın, vahşinin ve olanın ansiklopedisi, kutsal kitabı, el kitabı veya her ne demek isterseniz o. İnişlerin ve yükselişlerin navigasyonu, ormanların ve yeraltlarının haritası, yaratıcı ruhun kuramı, evin yolu ve savaşın ahlakı. Kurtlarla koşmak, kurda dönüşmek ya da kurt olarak doğmak… Kurtlarla Koşan Kadınlar,
Bir şeyi elde edip kavuştuktan sonra hep böyle mi davranıyorlardı? Yoksa elde ettikleri her şey, değerini, cazibesini mi yitiriyordu? Öyleyse sahip olmak için neden yırtınıp duruyorlardı? Bu ne biçim iş, ne menem bir gidişti!