Rüzgar essin, gök günlerin, şimşek çaksın;trafikte kornalar, seyyar satıcıların naraları, top oynayan çocuklar; dile gelsin bütün şehir, konuşsun cümle kainat hep bir ağızdan... Ses olsun ki unutmayayım, koskoca bir çemberde ufacık bir noktayım.
Hayata dair ısrarcı olmamış olabilirim.
Pek istikrarlı da sayılmam.
Tamam; bir de geç kalma huyum var.
Çabuk yorulmuş da olabilirim.
Bazen gıcıklaşabiliyorum, hak ediyorlar.
Sinirlenince sesimin tonunu kontrol edemiyor da olabilirim.
Son zamanlar da acayip duygusallaştığım da doğrudur.
Kırılıyor olabilirim.
Yalnız ağlıyor da olabilirim.
Sevdiklerimi de özlüyorum.
Gereğinden fazla açıklama yapmam, yanlış anlaşılma korkusundan olabilir.
Pişmanlıklarla da dolu olabilirim
Yardım etmek istiyorsan ne düşündüğünün, neyi merak ettiğinin bir önemi olmamalıydı. Dinlemeliydi insan, sadece dinlemeli. Bilmeyi düşünmeden anlatılanın ardındakini ve anlatılmayanı hesaplamadan, paylaşılmak istenene vermeliydi kendini. Güven vermeliydi
Biliyorum ama bazen kaldırmaktan üşenmeyeceğin küçük bir taş, altındaki akrep yuvasının tek kapısı olabilir. Taşı kaldırdığın için etrafa yayılan akrepleri yine içeri sokmak da imkansız olabilir...