Ay gibiydi yüzün ,
Beyaz ve parlak,
Duman rengi gibi, sade.
Mat ve donuk bir ruj; mor.
Sarmış dudaklarını.
Buz kesmiş tenin,
Ölüm bu kadar mi soğuk?
Bu kadar mı, renksiz...
Kadim TATAROĞLU
Patavatsızca çırpınırdı, haylazlığı boyunu aşmıştı. Ne duracağı vardı ne de durmak gibi bir gayesi.
Ve dedesi onu bacaklarının arasından ve kollarının zapt edişinden vaz geçmiş olacak ki, saçından öptü ve "uslu durursan sana en sevdiğin çikolata" dan alacağım dedi.
Çocuk kafasını salladı.
Belli ki; haylazlık daha tatlıydı.
Kadim TATAROĞLU