Bir daha asla karşılaşmayacağımızı bildiğimiz halde biz iki isimsiz, yazan ve okuyan, hızla geçişen iki trenin penceresinde belirirken hayallerimiz, en güzel yüzümüzü takınır, kendimize çeki düzen veririz. Görmekte ve görülmekteyiz. O bizi görerek, bizim varlığımızı onaylarken, biz de onu görerek onun varlığını onaylarız ve bunun karşılıklı bilinmesini isteriz.