"Nihayetinde güneşli havalardaki yürüyüşün değil; rüzgârla ettiğin mücadeledir başarını belirleyecek olan. Işığın altındaki parıldaman değil; içindeki ve dışındaki karanlığı idare edişindir. Nasıl koştuğun değil; defalarca düştükten sonra ayağa kalkma şeklindir başarını belirleyecek olan. Zaferlerin değil; mağlubiyetlerinin karşısındaki tavrındır.
Güçlü hissettiğinde yaptıkların değil; kırgın ve düşkün olduğun zamanlarda yaptıklarındır. Yürüme kabiliyetin değil; umutsuz ve ayağa kalkamaz haldeyken bile içinde bulduğun emekleme isteğidir. Kazandığın zamanki tavrın değildir başarını belirleyecek olan... Kaybolmuş ve kaybetmiş hissettiğin zamanlardaki kimliğindir.
Çünkü karakter kıyıların mamulü değildir. Karakter, dalgaların arasında doğar. Hani şu yıkıp geçen dalgaların. 'Bir daha düşmek için bir daha ayağa kalkmanın ne anlamı var?' diyen dalgaların. 'Okyanusları geçmek senin için çok iddialı. Hiç şansın yok...' diyen dalgaların. Ama gördüğün gibi... Kahramanlar ödülleriyle değil yaralarıyla anılıyor."