Geldi ammâ n’eyleyim, sensiz bahârın şevki yok!
Recaizade Mahmut Ekrem
İnanan insanlar,etraflarını saran karanlığı gördüklerinde ,o an sanki hiç de karanlık değilmiş gibi davranarak "yalancı pozitiflik" numarası yapmazlar. Gecenin karanlığını kabul eder ama aynı zamanda güneşin yeniden doğacağından kuşku duymadan umutlarını korurlar. Ve bu umudun yöneldiği merci eninde sonunda Allah'tır."...Sen merhamet edenlerin en Merhametlisisin."
Sayfa 32
Okur Takip Önerileri
Gözyaşlarının ortasında, içimde yenilmez bir gülümseme olduğunu buldum. Karmaşanın ortasında, içimde,yenilmez bir sakinlik olduğunu buldum. Tüm bunların içinde fark ettim ki kışın ortasında,içimde,yenilmez bir yaz olduğunu buldum. Ve bu beni mutlu ediyor. Çünkü dünya üstüme ne kadar gelirse gelsin, içimde,onu gerisin geri yollayan daha güçlü,daha iyi bir şey var demektir.
Sayfa 28
Ruhumuz ,Allah tarafından ve Allah için yaratıldı. O'nu tanımadan asla gerçek huzuru bulamayız O'nsuz asla "tam" olamayız. Şifa veren O'dur. İçimizdeki yara, O'nsuzluğun yarasıdır . Maddiyatla nasıl iyileşebilir ki ?
Sayfa 19
Kuran yaşayan ölülere okunur. Ölmüş kalpleri diriltmek için...
Sayfa 159
Kendini adadığın şeydir anlam...
Sayfa 186
Hâlbuki insan doğduğu günden itibaren mağluptur, şefkate muhtaçtır.
İnsan ,bir damla sudan bu hale gelmiştir. İşte bu ,onun aczine ait ilk bilgidir. Öylesine bir su damlasıyken âcizdi, üstelik aczinin farkında olamayacak kadar âcizdi.
Sayfa 54Kitabı okuyacak
Kadere karşı sigortalanamayız. Izdırap bir öğretmen. Tahammül ve direnç, insanın erdemleri.
Burada ,bu dünyada gözlerimiz Allah'ı görmese de kalbimiz görür. Ruhumuz O'nu bilir. Asıl yurdumuzun aksine, bu dünya mükemmel bir yer değildir. Bu dünyada kötülük de vardır zorluk da. Uzun ve karanlık geceler de, fırtınalar ve acılar da. Canımız yanar; zayıf, savunmasız ve Allah'a muhtaç halimizle insan olmanın ne demek olduğunu bütünüyle yaşarız. Ve sonra bu savunmasızlık hissi ,tutunduğumuz ve bize geldiğimiz yeri hatırlatan bir dala,bir kurtarıcıya dönüşüverir,kurtuluruz.
Sayfa 17
Gelmesi muhakkak olan şeyler uzakta olsa yakındır. Gitmesi muhakkak olan ise yakın olsa da uzaktır...
"Nihayetinde güneşli havalardaki yürüyüşün değil; rüzgârla ettiğin mücadeledir başarını belirleyecek olan. Işığın altındaki parıldaman değil; içindeki ve dışındaki karanlığı idare edişindir. Nasıl koştuğun değil; defalarca düştükten sonra ayağa kalkma şeklindir başarını belirleyecek olan. Zaferlerin değil; mağlubiyetlerinin karşısındaki tavrındır.
Güçlü hissettiğinde yaptıkların değil; kırgın ve düşkün olduğun zamanlarda yaptıklarındır. Yürüme kabiliyetin değil; umutsuz ve ayağa kalkamaz haldeyken bile içinde bulduğun emekleme isteğidir. Kazandığın zamanki tavrın değildir başarını belirleyecek olan... Kaybolmuş ve kaybetmiş hissettiğin zamanlardaki kimliğindir.
Çünkü karakter kıyıların mamulü değildir. Karakter, dalgaların arasında doğar. Hani şu yıkıp geçen dalgaların. 'Bir daha düşmek için bir daha ayağa kalkmanın ne anlamı var?' diyen dalgaların. 'Okyanusları geçmek senin için çok iddialı. Hiç şansın yok...' diyen dalgaların. Ama gördüğün gibi... Kahramanlar ödülleriyle değil yaralarıyla anılıyor."
Yasmin Mogahed
