Kulağıma öyle bir kelime fısıldamalısın ki, o kelime önce beni, sonra bütün yeryüzünü aydınlatsın. Aydınlatsın ki, havai fişekler yerini güneşe bıraksın.
Sevgili Dost,
Herkesin seviyormuş gibi yaptığı, ancak sevginin ne olduğunu pek az kimsenin bildiği bir zamanda yaşıyoruz. Belki de bütün zamanlar böyleydi.
Kim bilir hayatımızda kaç kez "Nasıl da tanıyamamışım!" demiş, kaç kez ince buz tabakasına aldanıp üzerinde yürüdüğümüz gölün soğuk sularında bulmuşuzdur kendimizi.
Sevgili Dost,
Mektubumu yazdığım kağıttan bir kayık yapıyor ve bırakıyorum nehre. Bebek Musa'nın sepeti kadar güvenli. Nuh'un gemisi kadar yalnız, köpüklerin içinde.