Cehennemi dünyanın altında aramak zorunda değiliz; çünkü bunu şu an zaten yaşıyoruz. İnsanlar birbirlerinin şeytanı oldukları için Dante’nin cehenneminden bile beterdir.
Soyut bir şan-şeref-para-iktidar dünyasının pırıltısı yüzünden hastalanıyor insanlar. Dilleri dişleri kilitleniyor. Birbirlerinden nefret ediyorlar. Kıskançlık krizleri geçiriyorlar. Gençlikten sonra ve yaşlılıktan önceki kısacık süreyi bir cehennem içinde geçiriyorlar.
Oysa hiçbir “başarı”, küçük bir kız çocuğunun gülüşündeki mutluluğu yaratamaz. Hiçbir “ün”, baharın ilk günlerinde omuzunuzu ısıtan güneş kadar değerli değildir.
Bir insanı sevmenin derinliği, hiçbir iktidarla kıyaslanamaz. Mutluluk, insanın kendi yaşamında... Küçük görülen, horlanan insani ilişkilerinde ve doğayla uyumunda.
“Başarı” isteyen, “iktidar” için çırpınan, “şöhret” için aklını oynatan insanlar... Buyurun devam edin. Aynı trende yolculuk etmiyoruz.
En çok kimden nefret eder kadın? Demir şunu söyledi mıknatısa: “En çok senden nefret ediyorum, çektiğin için, ama kendine çekecek kadar da güçlü olmadığın için.”