Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Sevgi Kurtuluş..
Sevgi Kurtuluş..
@Svgkrtls
☆••• HAYATA GÜLÜMSE •••☆
~
Sözlerim eksik kalır
Beni kalbimden dinle...
~
Tıbbi GörüntülemeTeknikleri (İNÜ) ~ Evde Hasta Bakımı (İNÜ) ~ Tıbbi Dökümantasyon ve Sekreterlik (AND-AÖF)
Malatya
18 Nisan
1900 okur puanı
Mart 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Umudun eşsiz örnekleri...
Farklı hayatlarda farklı zorluklarla birbirini bağlayan 3 kadının hikayesi...Umudun eşsiz örnekleri dedim ben onlara. Hepimizin içinde bulunan ama bazılarımızın bastırdığı, bazılarımızın kabullendiği, bazılarımızın ise savaştığı umutlar... Bizi biz yapan ve bizde can bulan umutlar. Bu hikayede de bunu apaçık bir şekilde görüp onlarla umudunuzu
Merhamet, daha nazik iklimlere has bir şeydi!!
"O sopa, ilkel yasanın egemenliğiyle tanışmasıydı..."
Hayatın gerçekleri tüm şiddetiyle kendini gösterecek ve Buck sanılanın aksine bu tarafla korkusuz ve içindeki şeytanın uyanışıyla yüz yüze gelecek. Aynı zamanda inanılmaz uyum sağlayacak.
Buck, rahat ve konforlu alanından kaçırılır ve zorlu, vahşetle iç içe yaşama yelken
Fikirler tutsak olmasın...
"Özgürlüğe çölde kalmış bitkiler gibi susamışız." diyor yazar kitabı özetler gibi. Peki ya özgürlükten bîhabersek...
Hapishanede geçen bir yaşam özgürlükten ne denli haberdar olabilir ki. Hele de bu kişi çocuksa. Kitap özgürlüğe bakış açısını ve tutsaklıkta yaşanan eksikliğin yönünden bakmayı ve farklı bir bakış açısıyla bakmayı
Okur Takip Önerileri
Kederli duyguların ayaklanışı...
Usulca kıyıda köşede küçülmeye yüz tutmuş kelimlerin elinden tutar. Onlarda bir anlam yatar çünkü...O anlamın peşinde kaybolur ve karanlığa gömülür kelimlerle. Ama bırakmaz o kelimleri orada küçülmeye, yok olmaya...Tutar ellerinden tek tek ve kelimelerden bir duygu yumağı oluşturur.
Aklına değil kalbine geleni yazdı. Yazdıklarından esinlendiği yazarlar ile zenginliğine paha biçilemez bir değer kattı. O değer kalemle kalbin muntazam dansını icraa etti. Ruhu kelimlerle eğlendirdi, hüzünlendirdi en çok. Ki zaten yazar bir farklılık yaparak aslında şiire yakışır bir farklılık ile "Kasvetli Okumalar" diledi. Çünkü uyuyan duyguları ya da üzerine duvar örmeye çalıştığımız duyguları uyandıracaktır. O duyguların karanlık yönünü hissedeceğiz her bir zerremizde. O yüzden mutlu olduğunuz anda okumayın diyor yazar. Mutluluğun kısa sürdüğünü unutarak belki...
Yazarın ilk eseri ve gayet başarılı buldum kendi çapımda. Kalemi hüzünle yoğrulan bu eser benim karanlık yönüme hitap etti. Edebi zenginlikle de ayrı bir kalite ve değer katmış her şiirine. Büyük çaba ve gayret var. Kesinlikle okunmasını istiyor ve tavsiye ediyorum. Ayrıca bende birazcık kıskanarak sizlere kasvetli okumlar diliyorum yazar misali...;) Sevgiyle ve esenle kalın..:))
Mesafeler engel değildi demi içimizde engel olmaya dahi cüret edemediğimiz duygulara...
İki aşık sevgilinin birbirlerine yazdığı şiirlerden oluşan, kısa ama öz bir anlatımla hislerini bizlere geçiren aşıkların şiirleriyle baş başa kalıyoruz. Kavuşma ihtimali üzerine bu hasret çekmeye değer elbet. Bir gün o dinginlikte yüreğin huzuru karşılık bularak...
Evet, sevdim ve çok tatlı buldum en çok. Samimi birde...Mutluluğunuz daim, kelâmınız kuvvetli ve sonunuzun birbirinizde tamamlanması ümidiyle...
Tavsiye edilir, sıcak bir şiir kitabı;))
Ve evet yine sevgiyle ve şiirle kalmanız dileğiyle...
"Senin hayatının benim kağıdıma düşen yazısı bu..."
Hayat denen o geçitte kimselere değmeden ama fazlasıyla tanık olan ve tanık olmanın verdiği yorgunluğu sırtında taşıyan bir Mücella hikayesi...
Kitabın kapağındaki daha kitaba başlamadan çok etkilendiğim şu sözle devam edeceğim:
"Senin hayatının
benim kağıdıma düşen yazısı bu..."
Kitabın sayfalarında gezinirken sık sık bu sözü de
İyilik ve kötülük çatışması...
Saldırı sonucu ıssız bir adaya düşen uçak ve uçaktan sağ kurtulan çocukların ( 6-12 yaş) bu adadaki serüveni...Bu ıssız ada çok güzel ve dolu dolu. Fakat gel gör ki bu çocuklar burayı cehenneme çevirecekler...İnsanın olduğu yerde iyilik ve kötülük de yan yana. Daha doğrusu hepimizin içinde hem iyilik hem kötülük hakim. Ama hangisin baskın olacağı
Gizem dolu yolculuk...
Bir kar fırtınasına tutulmuş Doğu Ekspresi...Üstüne işlenmiş bir cinayetle beraber gizem dolu bir dünyaya ayak basıyoruz bu eserde. Oldukça karışık ama bir o kadar titizlilikle ve anlamlı işlenen bir cinayet!
Keskin zekalı ve alanında olağanüstü yetenekli dedektifimiz Hercule Poirot, cinayeti çözmek adına tren idaresinden sorumlu Bouc ve Doktor Constantine ile birlikte oldukça karışık ve gizem dolu cinayetin kapısını aralıyorlar. Yol karışık ve tahminlerle dolu olduğu için cinayeti kesin anlamda nasıl çözecekler acaba diye sorgular buluyorsunuz kendinizi. Hatta cinayetin çözümsüz kalacağını bile düşündüm. Trende 12 kişi bulunuyor ve her biri ile ayrı ayrı görüşülüyor ve tam bu diyorsunuz ama diğer elinizde tutarsızlıklarla birlikte bir türlü tahmin edemiyorsunuz katili veya katilleri...Zaten gelen çarpıcı son ile cinayetin basit bir olay olmadığını ve tahmin etmenin de neden zor olduğunu anlıyorsunuz. Cinayet gerçekten ustalıkla işlenmiş ve anlam dolu...Ama Hercule Poirot o nasıl bir zeka! Böyle zor bir cinayeti çözmek bu karaktere hayran bıraktı. Yazar karakterlerin her birini çok güçlü yazmış bu yüzden eseri okurken kendiniz o kurgunun içinde bulacaksınız. Ve merakı dorukta yaşayarak eserin sonuna gelip çarpıcı son ile sarsılacaksınız.
Bu kadar yeterli bence, daha fazla yazarsam ifşa edeceğim diye korkuyorum ;) Tavsiye eder ve keyifli okumalar diliyorum...Ve yine yeniden Sevgiyle kalmanızı temenni değil rica ediyorum:)))
Istırabın ilâcı ıstıraptır...
Bir hastalığın girdabına düşmüş ve kurtulmak için ameliyatlar, hastane köşelerinde verilen umut mücadelesii...Kahramanımız henüz 15 yaşında ve 7 yaşından bu yana bunun mücadelesini hem ruhen hem de bedenen vermekle kalmayıp bu mücadeleye bizleri de eşlik ediyor. Bizler de o 9. Hariciye Koğuşunda bir köşede oturup kahramanın o yalnızlığına, ızdırap
İşinde başarılı bir memurun maruz kaldığı alaycı ifadeler...Ama adam en son tepki koyuyor ona rağmen iyi dayanıyor. Belki de işini çok sevdiğinden. İşine bağlı oluşu ve bir tek o alanda kendini gösterebilmesi, var olması, görülmesi...Memurumuzun üstüne yapışmış paltosu daha doğrusu kullanılamaz hâle gelen paltosu da oldukça alay konusu ve en son Memurumuz yeni bir palto almaya karar veriyor ve olanlar oluyor. Adam hevesini alamadan palto ortadan kayboluyor. Ahh bu çok tanıdık geliyor hayattan...Hep böyle oluyor. Tam hevesimizi gideremeden kaybediyoruz veya büyük çaba ve istekle elde ettiğimiz şeyleri kaybetmeye bizde alışkın olan bireyler olarak bu Memurumuzun halinden anlar olduk ve ona, onun o kaybına hepimiz ortak olduk bu yüzden.
KUTLU NESİL SAHÂBE...
Alemlerin Rabbi olan Allah'a (cc) hamd, âlemlere rahmet olarak gönderilen ve en güzel örnek olan Efendimiz'e (sas) salât ve selam, o en güzel örneğin mübarek ellerinde yetişip insanlığa en güzel örnekler olarak takdim edilen tüm sahâbe nesline selam, aradaki zaman ve mekân farklarına aldırmadan en güzel örnekleri hayatlarına taşımaya
En Güzel Örneğin En Güzel Örnekleri Sahabe İklimi 1Muhammed Emin Yıldırım · Siyer Yayınları · 20171,946 okunma
İnsanın iyi olmak için akla ihtiyacı yoktur!!!
Daha iyi yaşamak adına hayallerle yola çıkan iki dostun hikayesi...Ne acayip değil mi; hayallerimizi parayla satın almak zorunda kalmak! Lennie ve George bunu gerçekleştirmek adına çıkarlar yola. Bu yolda neler yok ki?...Dostluk, merhamet, çaresizlik, hırs, kötülük, ırkçılık ve en çok işçi olmanın zorluğu. Bu hikayede tüm bunlara şahit olmanın hem hüznünü hem de öfkesini yaşıyorum. Evet, sinirlendim çünkü işçi kesiminin bu kadar hor görülmesi, alçaltılması ve yaşam şartları beni rahatsız etti. O kadar alışmışlar ki bu duruma kimse sesini çıkarmıyor ve kendilerine hak görülen tüm kötülüklere boyun eğiyorlar. Üstüne ırkçılık da var tabii; adam siyahi olduğu için onu dışlıyorlar ve iğrenerek bakıyorlar iğrenç insanlar!
Ah Lennie! Sen aslında bu hikayedeki en masum ve en şanslı kişisin. Hep umutlu ve hep güzel şeylere tutunan, George tarafından güzel şeyler duymak için çabalayan, hayalleri çok masum olan ve sonunda bu kötü düzenden ayrılman...Ben bu hikayede sen olmak isterdim. Daha doğrusu sen gibiyim.
Lennie ve George'un her zaman birlikte ve George'un her durumda Lennie'i sahiplenmesi, ne kadar kızsa da ondan kopamayışı ve sırf onu düşündüğü için ondan vazgeçişi...Ne diyordu Slim;
"Üzülme," dedi, "Bazen mecbur kalır insan." Bu alıntı özetliyor aslında tüm hikayeyi...
Kitapla ve en çok sevgiyle kalın..;)
Herkes göçüp gidiyordu. Her şey göçüp gidiyordu.
Bir veba ki milyarlarca insanı yok ediyor, bir uygarlığın çöküşüne sebep oluyor. Ve insanlık hayatta kalmak için canla başla mücadele ediyor. Tabii birde insanın acımasız ve korkunç yanı da ortaya çıkıyor...Şehirler, insanlar yok olurken hayvanlar köşe bucak dağılmış vaziyette. Hızla bulaşan ve bulaştığı herkesi en geç iki saat hayata tutan bir hastalık "Kızıl Veba"
Adımını nereye atsan cesetler, şehir yağmalanmaya mahkum ve her yer yangın yeri. Olay profesör ağzından anlatılıyor ve profesör de bizzat o salgını yaşamış, sağ bir şekilde kurtulabilmiş. Tüm bunlara şahit olmanın verdiği hüznü yaşıyor, anlatışındaki kıvranışı net olarak gösteriyor.
Her taraftan yükselen yardım çığlıkları ve bunlara fazlasıyla tanık olmanın insanın kalbini taşa çevirdiğini söylüyor profesör. Ne acı değil mi?..Bir uygarlık çöküyor ve herkes sadece kendi için yaşıyor, yaşamak zorunda kalıyor. Hızla yayılan bu veba sana kaçmak firsatını bile vermiyor. Her yerde seni bulabiliyor; evde, sokakta, işte...Böyle bir hızla yayılım varken kurtulabilmek ne büyük şans ama demi? İşte bu şans profesöre nasip oluyor ve diyor ki "Milyonda bir şans bana vurmuş" Gerçekten de öyle...
Ayrıca profesörün bu vebayı torunlarına anlatırken torunlarının onunla dalga geçmesi ve anlamakta zorlanmaları da kuşak çatışmasıni gözler önüne seriyor.
Kitabı beğendim fakat böyle bir salgının daha geniş çaplı ele alınması taraftarıydım. İnsanlarda bıraktığı izleri daha çok okumak isterdim. Yani kısa olması biraz hoşuma gitmedi tabii...Ama genel itibariyle hoş ve okunur. Keyifli okumalar dilerim;))
Olur ya okuduğumuz kitaplar genelde sonu ya mutlu ya mutsuz biter. Bu kitabın sonu farklı olarak çokça şaşırtıcı ve acı bir şekilde bitti. Ağzım açık bir şekilde kitabın sonunu getirdim. Şaşıracağınız nokta bir tane değil ki. Birden fazla ve can alıcı bir sonla iyice kendinizden geçiyorsunuz. Oha dedim yani;)
Yaşadığınız hangi acı size kendinizi unutturarak bir başkasında hayat buldurabilir? Hayat dediğime de bakmayın, düpedüz kendinden geçip olmayan birinde var olmaya çalışmak...Var olamamak! Aşksa bu acı...İradeni elinden alacak kadar tehlikeli bir aşksa? Seni yönetmeye başlayıp sonunu hazırlayan tehlikeli bir aşk! Aşkımıza dikkat edelim, edelim ki bizi ele geçirip tehlikeli boyuta geçip bizi aklımızdan etmeyip sonsuzluğa savurmasın. Aşkın sürekli tehlikeli olduğunu dile getiren yazar gerçekten bunu çok iyi işleyerek gösterdi benim gözümde. Kitabın sonunda dedim; aşk benden uzak olsun ben sevdaya talibim...Aşk yorucu, tehlikeli ve çokça acı yüklü çünkü...
Ben daha fazla konuşmayayım çünkü biraz daha konuşsam her şeyi ele vereceğim. Bu yüzden burada sonlandırıp gayet akıcı ve sürekli bir merak içinde kitapta kaybolacağınızı düşünüyorum ve bence kesinlikle okunmalı. Bir konu üzerinde değil, birden fazla konuyu ustalıkla ele alan bu kitaba şans verilmeli çünkü...Kitapla ve sevgiyle kalın..:)
Ah Raif, bu nasıl bir aşk!..
Ruhunda uyanan bir kıvılcım, bu kadar kısa sürede tüm vücudunu esir alabilir mi? Özellikle boş, gayesiz ve anlamsız bir yaşam(!) süren birinin ruhunu ele geçirip, o ruhta canlanma ve yaşama arzusu uyandırabilir mi? Raif'te öyle oldu. O kıvılcım onu yaktıkça yaktı külünü nereye savursaydı? Raif'in Maria'dan önceki dünyası karanlık ve sessizdi. Maria ile birlikte bu dünyası ışık aldı ve Raif bir ruhu olduğunu anladı. O benim hayalimdeki bütün kadınların karışımı diyordu bir cümlesinde. Çok nahif ve ince sevdi; kırmadan her şeye razı olup onun mutluluğunu kendi mutluluğu bildi. Ben Raif'in sevdasını ve duygularını ifade ederkenki zarifliģini sevdim ve Maria yerinde çok olmak istedim...
Maria ise erkeklere karşı büyük önyargıları olan biri. Ona her ne kadar kızsam da kim bilir eski yaşamında neler oldu ki hayat onu bu düşünceye sevk etti. Zaten bu önyargılar bazen bizde de kendini göstermiyor mu? Maria gibi bizde de inanmak noksan...İnsanlar bizden inanmak gücünü almışlar...Ama gel gör ki aşk nelere kadir? Aşk, en sarsılmaz sandığın 'en doğrularının' sağlamasını yapıyor...Büyük konuşmayacaksın yani;)
Burda bırakıyorum kelimeleri...Çünkü gerçekten ifade edecek kelime bulamıyorum. İkinci okuyuşum ve şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki üçüncü kez de okuyabilirim. Kitap sizi içine alıyor. Hasretini çektiğiniz aşka, güvene, inceliğe yani kısaca güzel olan her şeye hapsediyor. Ve bu hapisten çıkmak istemiyor insan. Müebbet yemeye hazır ve istekli...
Okuyun, okuyun, tekrar okuyun...
Keyifli okumalar diyeceğim ama duygu dolu okumalar desem daha yerinde olacak gibi:))
Bismillah: O'nun (c.c.) adıyla...
Hayatıyla bize örnek, model ve rehber olan Efendimiz'e sonsuz salât ve selam olsun...Sözlerime nasıl başlasam ve devam ettirsem ki Efendimiz'in (s.a.v.) başrolde yer aldığı kitabı anlatsam. Ama biliyorum ki Efendimiz'den (s.a.v.) bahsettiğim her cümlede sözlerim yeniden anlam kazanacak ve şahlanacak. Kendimce bunun için elimde ve
Julıa ile Başlayan, SENA ile biten bir yolculuk hikayesi...
İnsan ne kadar çok kaybediyorsa o kadar çok kazanıyor. Okurken bunu iliklerime kadar hissettim. Hani bazen kazanmak için birtakım şeylerden vazgeçmek ve ardında bırakmak gerekiyor ya...İşte bu hikayede küçük bir kızın bu cesaretine tanık oldum ve hayran kaldım. Düşününce ne kadar zor ve ne kadar acı değil mi, en kıymetlilerini; hayatını, aileni, okulunu ve vatanını ardında bırakmak...Ama zaten değil mi ki ardında bıraktıkların ne kadar çoksa bulacağın ve buldukların o kadar paha biçilemez oluyor...
Bu kitapta Julıa'nın hakikat arayışına şahitlik edeceksiniz. Ve bu yolda yer yer onunla birlikte sizde kendinizi Julıa'nın yerinde bulacak ve aslında ne kadar şanslı olduğunuzu fark edeceksiniz. O küçücük haliyle kalbine İslam düşen ama onu hâlâ geç bulduğundan ötürü kendini suçlayan bir Julia hikayesi..Bizler aslında ne kadar şanslıyız ve ne kadar güzel bir dinimiz var bunun farkında değiliz. Bunu bu kitabı okuyarak çok acı bir şekilde fark ettim.
Bir arayışın hikayesi...Ardından bir oluşun. Julıa ile başlayan SENA ile biten bir oluşun. Yazarın kısa zamanda bu kadar güzel Türkçe ile yazmış olduğu bu eseri canı gönülden tebrik ediyor ve mutlaka okumanızı diliyorum. Çünkü bu hikayenin sizlerde de bazı hisleri uyandıracağına şüphem yok...Kitapla ve sevgiyle kalın!
Kozasından sıyrılıp kanatlarını giyinen bir Sen'in hikayesi...
Evet, yanlış duymadın. Bu hikayede kendini zaman zaman Feza'nın yerine koyacaksın. Öyle bir bütünleşme olacak ki, kendini sorgulayacak ve bu süreci kendi lehine nasıl çevireceğini düşünüp yolunu çizeceksin.
Ah...Feza! Hayatının en büyük kaybını yaşayıp kendini hayata küstüren, yaşadığı bu acıyı tekrar yaşamamak için ona iyi gelecek olan
İster engelli olalım ister engelsiz; SEVGİYE ENGEL OLMAYALIM...
Bilindiği üzere toplumda engelli bireylerin sevme, sevilme ve yuva kurma hakları yokmuş gibi görülüyor. Yani engelliysen, karşı cinsten birini sevemezsin, sevsen bunu dile getiremezsin, dile getirsen evlenemez ve yuva kuramazsın. Maalesef bu şekilde düşünen kalp engelli insanlarla aynı coğrafyada yaşıyoruz. Bu kitapta yazar yaygın olarak görülen bu durumun yanlış olduğunu elinden geldiğince göstermeye çalışmış ki bunu başardığını düşünüyorum
Bizlere bir ayna tutup bu aynada asıl olarak kendimizi görmemizi sağlamayı hedeflemiş.
Evet, bu kitapta engellilerin yaşadığı sevgi, aşk, hüzün yaşayıp da yaşayamadıkları, yaşamak istediklerinden derlenen mektuplardan oluşmaktadır. Bu mektuplarda bazen sevinip bazen sinirlendim. Daha çok hüzünlendim. Her şeye rağmen ne kadar güzel sevdiklerini gördüm. Bütün duyguları derinden hissettim. Onların özlemleri ile, kavuşamamaları ile, başlamadan biten ve hiç başlamayan aşk hikayeleri ile kalbimin ağırlaştığını hissettim...
Ve çok uzatmadan yazarın da dediği gibi;
" Çünkü biz, hep birlikte BİR'İZ. Birlikte TAMAM'IZ." diyor ve...
İyi okumalar diliyorum
