Tacettin AK

Tacettin AK
@Tacettin15
Müzikofili.. Kendince şiir ve hikaye yazan birisi... YAŞAMAK İÇİN OKU, YAŞATMAK İÇİN YAZ..
işe giderken :)
Yola kendisinden önce gölgesi adım atıyordu. Saat de erken olduğuna göre batıya gidiyor dedim. Batıya doğru.. Peki ben nereye gidiyordum? İçinde kaybolmuş; doğan güneşin vücudunu yakması dışında bir şey hissetirmediği, batan güneşin karanlık ortaya çıkarmasıyla insanın göz bebeğinin büyümesi dışında bir etki etmediği, içinde ya da dışında karanlık ile aydınlığın bir çöl kumu gibi apansız ve uçsuz bucaksız seyre tabi olmayan görünüşü dışında herhangi bir nedene bağlanmadığı bir insan nereye, ne yöne giderse hayatında güzel değişiklikler olur? Bilmiyordum ve bilmediğimi de bilmeden yaşamaya devam etmeye çalışıyordum.
Reklam
Sevdiklerimizin değerini bilelim:(
(okumak isteyenler için çok uzun ama duygusal bir metin bırakıyorum buraya -bendenizden-) (Askerden dönen Necmi'nin annesini kaybetmesi üzerine arkadaşına bunu anlatması) Necmi başını büküp olayları tek tek anlatmaya başladı. ‘Valla devrem ne sen sor, ne ben söyleyem. Bizimkiler de bilmez ama benim sonum yakındır. Benim Valideyi hatırlar
Fırından taze çıktı:)
Yalnızlığın şarabından Bir yudum, bir yudum alıyorum Kimse bilmez; nerdeyim, nasılım, kimleyim Mezarımı yıksalar yok olacak bir tarih gibiyim Kimse bilmez; nerdeyim, nasılım, kimleyim Ruhumun derinlerinde yaşayabilmek için Dolduruyorum kadehime yalnızlığın şarabından Ben bir seni bildim, Ben bir beni bildim, Ben bir herkesi bildim; Kimse bilmedi; ben kimim, nasılım, kimleyim Damla damla akan bir nehir gibiyim Kimse bilmedi; ben kimim, nasılım, kimleyim

Reader Follow Recommendations

See All
Üzerinden kaç yıl geçtiğini bilmediğim bir yazımı buldum:)
Bugünlerde çok canım sıkılıyor. Yaşamak yaşamak gibi gelmiyor bana. Tuzsuz yemek gibi her şey, ihtiyaç dahilinde ilerliyoruz. Yaşamak gerektiği için yaşıyoruz. Yaşamaya susamış bedenimizi yangınlarda hissediyoruz... Kaybolmuş yeşillikleri ateşler yakmış adeta, yalnızlık ateşinin közü gibiyiz. Ne etimizden mangal oluyor bizim, ne de ateşimizden yangın. Sadece düştüğümüz yeri yakıyoruz. Hangi yüreğe düşersek orada vâroluyoruz: acıyorlar bize, düştüğümüz yüreklerde hissediliyoruz. Ne de yalnız, garip bir insan, nasıl yaşıyor böyleleri diyorlar. Yalnız kalmamaksa bütün gayemiz evet biz yaşamıyoruz. Bilmiyorlar yüreğim: yaşamak; kalbinin kaç yıl attığı değil, kaç yıl boşa atmadığıdır... Bizim kalbimiz boşa atmıyor yüreğim. Bizim kalbimiz insaniyet ile atıyor ve bu gayede yaşamak için uğraşıyoruz. Her ne kadar mutluluğu yaşamasak da hüzünlere direniyoruz... Üzerimize yıkmışlar bütün kederleri: sarsılmaz bileklerin kırılmış kemikleriyiz. Ne dışarıdan yıkılmışlığımız belli bizim, ne de içeriden ayakta kalışımız. Bütün silüetimiz yaşama dair belgeleri ilan ediyor hayata. Oysaki gizli belgelerdir ehemmiyetli olan. Yaşıyor gibi yaşamıyoruz... (Not olarak 18 Aralık akşamı diye yazmışım. Tam tarihi bilmiyorum maalesef)
sevdiklerinizin kıymetini bilin
İnsan gönülden sevdiği bir kişiyi ya bedenen bu dünyada, ya da ruhen kalbinin en derinlerinde bir yerde kaybedince ve bu kaybedişin ardından da sevdiği kişiden sadece geri dönüşü olmayan acı ve özlem duygusunu duymaya başlayınca o güne kadar üzüldüğü, sevindiği ya da peşinden koştuğu dünyalık ne varsa bunların ne kadar ehemmiyetsiz olduğunu anlıyor. Bisikletten düşüp ayağını incitmiş acı duymuşsun, serçe parmağını masanın sivri köşesine çarpmışsın, mutfakta yemek hazırlamak niyetiyle soğan doğrarken elini kesmişsin; çok sevdiğin elbiseyi giymişsin, çok iyi bir işe başlamışsın; evmiş, paraymış, araziymiş, malmış, mülkmüş bunların hepsi boş geliyor artık. Bunu, annesini ya da babasını çok sevmesine rağmen onları toprağa vermek zorunda kalan kim varsa o kişiye sorabilirsiniz. Mutlak aynı cevabı verecektir. Acısı ve özlemi yüreğinden gelecek kelimeleri bastırmaz, susturmazsa eğer...
Reklam
Reklam
275 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.