Mescidi Aksa'da ki zulüm neredeyse bir "Ramazan klasiği" haline geldi. Bir iki günlüğüne başka şeyler paylaşmaya utanıp zulüm video- fotoğraflarını paylaşıyoruz, "zulmü duyurmak" adına. Paylaşalım eyvallah, eyvallah da biz gerçek bir duruş sergiliyor muyuz acaba? O duruşu islam alemi olarak sergilemiş olsaydık şayet, şu an Kudüs siyonist güçlerin elinde olur muydu? "İsrail'in Filistin'e attığı füzelerin yarısını Müslümanlar İsrail'e atsa akşam çayını Kudüs'te içeriz" Demişti Necmettin Erbakan. Bu zulüm ancak eylem ile son bulur. Bir muhasebe yapalım hep beraber, en ufak bir fedakârlıkta bulunduk mu savunduğumuz dava uğruna? İsrail ürünlerini kullanmaktan bile vazgeçemeyen zavallılarız biz. Bizim desteğimizle aldıkları güçle saldırıyorlar kardeşlerimize! İsrail'in eline bulaşan kan bizim elimize de bulaşmış olmadı mı? Daha önce de bu konuyu konuştuğum kişiler "benim alıp almamamla ne olacak sanki, milyonlar satın alıyor" demişlerdi. Karınca misali safımızı belli etmektense saçma kılıflar uyduruyoruz, bu kadar basit olmamalı. Biz gerçekten kimi savunuyoruz?
Sanki dipsiz bir merdivenden aşağı yuvarlanıyormuş gibi hissediyordu. Dipte bir yerde karanlığa gömüldü. Tek bildiği buydu. Koyu karanlığın içindeydi. Bunu kavradığı anda da bu kavrayışı sona erdi.