Bir de bilincimizin gözlemlediği, etten kemikten, arzulardan, gereksinimlerden oluşan nesnel bir tarafımız var. Bu konuşmalarımız süresince buna ego diyeceğim. Ego, gözlemleyen benden, farklı bir ben. Gözlemleyen ben ve gözlemlenen nesnel ben “ego”, farklı dinamikler içinde çalışırlar. Nesnel ben gereksinmeler dinamiği içinde çalışır ve bu gereksinmeler içinde ortamı algılar. Sınırları, farklılıkları algılamaya önem verir. Bir ormanda avı arayan avcının veya bir şehirde müşteri gözeterek arabasını süren bir taksi şoförünün algılaması ve davranışı nesnel ben tarafından yönetilmektedir. Böyle bir algılama içinde nesneler birbirlerinden ayrı, belirgin şekilde farklı algılanırlar. Bu tür bir algılama, organizmanın kendi işine yarayan şeyleri hemen algılamasına ve onlara yönelmesine yol açar.
Bir insanın niyeti, o kişinin içinde bulunduğu ortamı nasıl algılayacağını, o ortamda bilincini nasıl organize edeceğini belirleyen en önemli etkendir. Bunu göstermek istedim,savaşçının bildiği en önemli gerçeklerden birisidir bu.