İmalı sözlerden de hoşlanmam; ikiyüzlülüğe de tenezzül etmem; iftiradan ve dedikodudan tiksinirim. Maskeyi sadece maskeli balolarda takarım, insanların arasında dolaşırken değil.
Havada kalan binlerce parça vardı. Annemi özlemiştim. Elinde hortum ve süpürgeyle geniş balkonumuzu yıkayıp ağlaması gelmişti aklıma. Anneler sinirlerini duvarları yumruklamak yerine balkon yıkarken ağlayarak yatıştırırlar. Ben de öyle yapmıştım o gün...
Eğer vicdanım, birine istemeden yaptığım bir kötülük ya da esirgediğim bir iyilik yüzünden sızlıyorsa, beni vicdansızlara karşı zayıf kılıyor demektir. Eğer sevginin dolaysız olduğunu kabul ediyorsak, sevgisizliğe de aynı muameleyi yapmak zorundayız.
Son zamanlarda, bilmem neden, bütün sevincimi yitirdim, her gün yaptıklarımı yapmaz oldum. Gerçekten öyle karardı ki içim, dünya, bu güzelim yapı, çorak bir kayalığa döndü gözümde. Hava, o canım başörtüsü dünyanın, şu cömert gök kubbeye bakın, bu yüce tavan altın parıltılarıyla bir şey değil benim için, pis, hastalıklı kokular birikintisinden başka bir şey değil. İnsan, ne yaman bir yapı insan! Akıl gücüyle ne soylu bir varlık! Düşünme yetenekleri ne sonsuz!
İnsan sade ölürken ayrılmıyor, arkada bırakmıyordu. Belki bütün ömrünce her an birçok şeyler onu arkada bırakıyordu. Sonra olduğu yerde birdenbire kabuklaşıyor, çok ince, görünmez bir şeyle o anda etrafında olanlardan ayrılıyordu. " Biz mi gidiyoruz onlar mı?.." sual buydu...