Hasan Türkdoğru

Hasan Türkdoğru
@Turkdogru
“Okumadan geçen bir gün, yitirilmiş bir gündür.” instagram.com/gezintip
Balayı
Avrupa'da geleneğin kökeni araştırıldığında balayının kökeninde­ ki "bal"ın "cicim ayları" anlamını değil gerçek balı ifade ettiği görü­lür. Kuzey Avrupa'da kız kaçırıldığında bir süre kızın ailesinden sak­lanılması gerektiği ve bu sürede saklandıkları yeri yalnız onlara köy­den yiyecek, bal getiren delikanlının arkadaşlarının bildiği folklorcu­larca anlatılmaktadır. Yeni evlilerin ilk aylarında şarapla karıştırılmış bal içme geleneği de Kuzey Avrupa'da yaygındı.
Reklam
evlilik yüzüğü
860 yılında Papa I. Nikolas nişan yüzüğünün evlenme arzusunu bildirmek üzere takılmasının zorunlu olduğu kararını aldı. Evliliğin kutsallığının ve boşanma yasağının savunucusu olan Papa, evliliğin fedakarlık gerektirdiği savıyla altından başka yüzüğün de kabul edil­meyeceğini kararlaştırarak geleneğin kurucusu oldu. Yahudiler evlilik yüzüğünü işaret parmaklarına, Hintliler başpar­maklarına takıyorlardı. Yunanlar İÖ 3. yüzyılda "aşk damarı"nın üçüncü parmaktan geçip doğrudan kalbe ulaştığını keşfettiler. Baş­parmağın sayılmadığı bu hesabı Romalılar da benimsediler.
Hıdrellez
En yaygın efsaneye göre Hızır ve İlyas iki kardeştir. Ayrı düşmüş­ler ve Allah dualarını kabul ederek kardeşlere yılda bir kez buluşma izni vermiştir. Hıdrellez günü iki kardeşin buluşma günüdür. Bu günde Hızır'ın kendilerini ziyaret etmesi ve dileklerini kabul etmesi ihti­maline karşı hazırlık yapılarak Hıdrellez kutlanır. Hıdrellez'de kara­da yaşayıp oradaki işlerle ilgilenen İlyas anılmayıp, denizlerde dola­şan kardeş Hızır beklenir. Hızır'dan sağlık dağıtması, uğur, bereket getirmesi, kısmet ve talihi açması, mal ve servet kazandırması dilenir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
1 Mayıs İşçi Bayramı Kutlu Olsun
1 Mayıs'ta bahar şenlikleri yapılması dünyanın en yaygın gelenek­lerindendir. Avrupa'da alaylar halinde yeşil dallar ve çelenkler taşınma­sı, mayıs kral ve kraliçesi seçilmesi, mayıs ağacı çevresinde dans edilmesi bu bahar ve bereket bayramının ortak öğelerindendir. Örneğin İn­giltere'de 16. yüzyılda 1 Mayıs ormanlar kralı Robin Hood'la sevgilisi Lady (Maid) Marian'ın buluşma günleri olarak kutlanan bir festivaldi. Avrupa'da yakın yıllara kadar yapılan bahar şenlikleri 1889'da Il. Enternasyonal'in I. Kongresi'nde aldığı kararla bütün dünya işçileri­nin birlik, dayanışma ve mücadele günü olarak kabul edilmesiyle ye­ni bir kimlik kazandı. Amerikan İşçi Federasyonu'nun sekiz saatlik işgününü kabul ettirmek için verdiği mücadelede ilan edilen genel grev sırasında, Chicago'da 1 Mayıs 1886'da polis işçilere yaylım ateş açmış, katlİamın sorumlusu olarak da dört işçi idama, dördü de ağır hapse mahkum edilmişti. Federasyon sekiz saatlik işgünü kabul edi­linceye kadar her 1 Mayıs'ta gösteriler yapılmasını kararlaştırmış ve Enternasyonal bu kararı uluslararası düzeye taşımıştı.
Robot
Robot sözcüğünü 1920'de Çek yazar Karel Capek türetmiştir. Hint-Avrupa dillerinde yetim anla­mına gelen "orbho" sözcüğü Slav dillerinde köle, hizmetçi anlamını ka­zanmıştı ve bugün çalışmak anlamındaki sözcüklerin de (Rusça, Lehçe "rabota", Çekçe "robota") köküdür; yazarın kullandığı kök buydu. Türkiye'de firmaların ürünlerini çeşitli sıfatlarla adlandırmalarına karşın tür adı olarak robot kaldı.
Sayfa 131Kitabı okudu
Reklam
"Hiçbir Türk erkeği eve eli boş dönmez. Bunun [getirdiği şeyin] değeri az bile olsa, hiç önemi yoktur. Örneğin, bir salkım üzüm, biraz şeker, ayrıca daha aşağı sınıflarda küçük bir balık, bir baş salata olmak üzere, her erkeğin kutsal eve bir şey getirmesi gerekir. Bunu yapmamak demek, evle ilgisi azalmak demektir."
Sayfa 133Kitabı okudu
Şahmeran
Yılanların (Farsça "mar" yılan, "maran" yılanlar demektir) şahı insan başlı, yılan gövdelidir. Yılan, Mezopotamya'nın ilk uygarlıkla­rından beri gömlek değiştirmesi nedeniyle ölümsüzlükle ilişkilendiril­miş, sonunda çağdaş tıbbın da arması olmuştur. Gılgamış Desta­nı'nda ölümsüzlük otunu çalan o olduğu gibi, yaşam ağacını bekle­yen de odur.
Sayfa 417Kitabı okudu
Sezaryen
Efsaneye göre sezaryen sözcüğü, Romalı lulius ailesinin bu yön­temle doğduğu için Caesar adını alan üyesinden gelir, çünkü Latince caedere kesmek demektir. Roma'da Numa Pompilius döneminde (İÖ 715-673) çıkan bir yasaya göre gebeliğin ileri dönemlerinde ölen ka­dınların karınları kesilip dölütün çıkartılması gerekmektedir. Shakespeare'in (1564-1616) ünlü kahramanı Macbeth "anasın­dan doğan kimseden korkmaması" kehaneti kendisine söylendiğin­den rahattır ama sonunda düşmanı Macduff'la karşı karşıya geldiğinde, onun doğum zamanı gelmeden anasından yarıp çıkarıldığını, yani sezaryenle doğduğunu öğrenir ve yıkılır.
Sayfa 300Kitabı okudu
Berber, Kuaför
İngiltere'de berberlerle dişçilerin ayrılması 1745'te olmuş, Londra'da sonuncu dişçi-berber 1821'de ölmüştür. Halk için berber, yakın yıllara kadar diş çekmenin yanında haca­mat yapıp şişe çeken bir sağlık adamıydı. Bu ustalıklarını bıraktığında bile berber müşterileri için özeldir. Herkes kendisine uygun berberi bu­lana kadar acı çektikten sonra, berber veya kendisi taşınsa bile, uzak­tan gelip bildik berberine tıraş olmak ister. Bu kişisel ilişkinin dışında berber dükkanları sohbet ve kıraat yeridir. Berberlerde kuyruk beklen­diği için mi, kahvehane geleneğinden dolayı mı, yoksa oturarak sıra beklenen tek dükkan olduğu için mi, dükkanda sohbet kurulması ola­ğan, gazete, dergi bulundurulması, çay ikram edilmesi adettendir.
Sayfa 495Kitabı okudu
Güneş gözlüğü
Güneş gözlüğünü bulan Çinlilerdir. Adalet heykelinin gözü Batı'da bağlı, Çin'de güneş gözlüklüdür, çünkü güneş gözlüğü dediğimiz ka­rartılmış camlı gözlükler Çin mahkemelerinde yargıçların gözlerini saklamak için kullanılmıştır. Bu uygulama 1430'da İtalya'dan gözlük geldikten sonra başlamıştır.
Sayfa 321Kitabı okudu
Reklam
Viks
Kayınbiraderi Joshua Vick'in eczanesinde iş hayatına başlayan ve Viks araştırmalarını onun laboratuvarında yapan Lunsford Richardson, mental ve petrol jelini temel alarak hazırladığı buğuya ad olarak onun soyadını seçti.
Sayfa 312Kitabı okudu
Vazelin
Vazelin ham petrolden elde edilen ve 31o C'de eriyen bir çeşit mi­neral yağdır. Vazelin adının, laboratuvarında kullandığı karısının çiçek vazola­rından (vase) ve zamanın moda ilaç eki "line"dan veya Almanca su anlamındaki "Wasser" ile Yunanca zeytinyağı "oleon"dan geldiği id­dia edilmiştir. Amazan yerlileri vazelini mutfak yağı olarak kullanıp ekmeklerine sürdükleri gibi, Chesebrough da günde bir kaşık vazelin yerdi ve uzun yaşamasını ona borçlu olduğunu söylerdi. 1933'te doksan altı yaşın­da öldü.
Sayfa 312Kitabı okudu
öksürük şurubu
Öksürükle mücadelenin iki yöntemi vardır; beyne etki eden narko­tik kodeinler ve gırtlağa etki eden şekerlemeler. Şekerlemeler İÖ 1000 yılından beri Eski Mısır'dan başlayarak ök­sürüğe karşı kullanılmıştır. Mısır'da o zaman şeker olmadığı için bal ve çeşitli otlar şekerin yerini tutmuştur. Tarih boyunca iklime ve bitki örtüsüne göre nane, okaliptüs yağı, kavkas (bir adıyla köpekayası) gi­bi birçok bitkiden yararlanılmıştır.
Sayfa 310Kitabı okudu
Güneş Losyonu
Ünlü Trabzon türküsünde "Konakta mı büyüdün/ Çok beyaz gel­din bağa" denildiği gibi, güneşte yanmak köylü ve amelelere mahsus, beyaz tenli olmak da soyluluk ve zenginliğin işaretiydi.
Sayfa 320Kitabı okudu
Görgü Kuralları
Görgü kuralları yerine eskiden adab-ı muaşeret denirdi. Muaşeret birlikte yaşama, geçinme anlamına gelirken, edep sözcüğünün çoğulu olan adap, terbiye, yol, yöntem anlamına gelmektedir.
1.769 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.