Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Rengi sararmış kelimeler...

Rengi sararmış kelimeler...
@Tutunacakdal
İçi geçmiş derler ya? Aslında içim geçmedi benim. Tam tersi içim bana yolunu(içini)açıyor ama ben içimden geçmekten korkuyorum.
-
Üniversite mezunu
mersin
37 okur puanı
Ağustos 2020 tarihinde katıldı
Reklam
Zihin dere mi, okyanus mu bilemiyorum. Ama kendi içinde yüzenler o kadar iyi bilir ki cevabı... Ben iki arada kalıp zihin adlı derede boğulanlardanım...
Kaçmak istiyorum insanlardan,kendimden hayattan,zihnimden aynı nakarat misali hep tekrarlanan sözlerden kaçmak! Kaçmak istiyorum varacak noktayı henüz kestiremesem de,varacak noktayı belirleyemesem de, hatta varabileceğim bir nokta var mı onu bile kendime soramazken sadece kaçmak!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Zihnimden sağa,sola her yere fırlattığım cümlelerimi,kelimelerimi tekrardan özenle askıya mı asmalıyım yoksa benim gibi dağınık mı kalmalılar bilemiyorum.
Bazen yalnızlık bile elini bırakıyor parmak uçlarımdan gölgenle kal demek için...
Reklam
Zaman adlı nehrin ortasında,sandalın içinde, geleceğe doğru ben mi kürek çekiyorum yoksa kürekler mi beni çekiyor bilemiyorum.
Annem! Giderken sadece yalnızlığını mı emanet ettin bana...
Acı acı gülmeyi çok seviyorum özellikle de kendime. Zaman ilerlerken onun peşinden değil de korkularımın peşinden giden halime. Beni değil de başkalarını dinleyen halime, içine değil de aynaya bakan halime! Acı acı gülüyorum; Kendini hiç sevmezken başkalarını sevdiğini sanan halime! Güne değilde,geçmişe veyahut geleceğe bakan halime! Sustuklarının daha gerçek olduğunu bildiği halde, bol bol ama boş konuşan halime acı acı gülüyorum...
Sahi! Yaşayabileceğim bir hikaye var mı sen de aynadaki sima'm. Bunu ben soruyorum hayat değil, insanlar değil. Acıların hiç değil,sadece ben yani gerçeğin. Sesini yıllarca kestiğin tek doğrun...
Kaçmak istiyorum; Olmadığım yerde,olmadığım bir zaman dilimindeyim sanki. "Olmak" bu mu diyor aynadaki yüze iç sesim. Aynadaki sima sadece susuyor! Her zaman ki gibi, yıllara yayılan bir susku bu! Yıllara yayılan bayat bir acı!!!
Reklam
Çok doluyum. Hadi gel içimi dökeyim sana anne! Koşulsuz sadece sen toplarsın içimdeki dağınıklığı. İçimdeki bulanıklığı,içimdeki telaşı. İçimdeki buhranı,içimdeki karmaşayı. İçimde sadece hayat güzel anne! Tek devrilmeyen o içimde.
Çok dolu olmakta iyi değil! Sonra çık çıkabilirsen işin içinden. Başlarsın bir varoluş temasını yıllar boyu yanında çanta misali taşımaya, sorup sorgulamaya hala varsa akli dengeni korumaya...
İçimize, en içimize sızar o ağıt. Akar hayatın sessizliğinde. O ağıttır paslı suskunluğumuz...
Bazen yüzüme uzun uzun bakardı annem. Ansızın gözleri bomboş kalırdı,kurumuş bir ırmak yatağı gibi. Hayat bütünüyle geri çekilirdi artık kimseye ait olmayan o bakıştan... Öyle zamanlarda varoluşumun özündeki korkuyu hatırlardım.
Yedinci gün duası mı kırkıncı gün duası mı karar veremiyorum. Etrafıma bakınıyorum. Çoğunun gözünde sıkıcı bir rutubet, boyunları uzuuuuun uzuuuun uzamış diz kapaklarının önüne düşmüş. Titreyen dudaklar ağlamak mı istiyor, yoksa duaya mı eşlik ediyor muallak. Duayı anladıkları da muallak. Hepsi,koca bir girdabın içinde tekrara düşen aksak ayaklar korosu. Hepsi aksak. Çünkü hepsi,ihtiyarlığın bulvarında ayaklarını uzatacakları bir tabure için hayır duaları dağıtacak kadar yorgun.
Sayfa 41
492 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.