Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kebihan Türkdağlı

Sabitlenmiş gönderi
Hayaller! Hayallerimiz! Ya gerçek olacaklar ya da biz bu inançla öleceğiz.
Reklam
Halk, burjuvazi, ordu ve soyluların postacıları, onları yıkan matemin, göklere çıkaran mutluluğun habercileri aynı olduğundan, görünmez aşk ulakları, aziz günah çıkaranları da aynıdır. Kötü bestecilerdir bunlar. Her soylu ve eğitimli kulağın dinlemeyi anında reddedeceği sinir bozucu bir nakarat binlerce ruhtan oluşan bir hazineye sahiptir , binlerce hayatın sırrını saklar...
Sayfa 118
Zaten hayatta birçok kez birini sevmeye başladığımızda, o sırada onun haricindeki bütün kadınlara karşı ne kadar kayıtsızsak, zamanı geldiğinde düşüncesi bile bize hayat veren kadına da o kadar kayıtsız kalacağımızı tecrübemiz ve sağgörümüz sayesinde - aşkının ededi olduğu duygusuyla, daha doğrusu yanılgısıyla dolu olan kalbimizin itirazlarına rağmen - biliriz...
Sayfa 116

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
... kendi zarafetinin duyarsız ve bilinçsiz tanığıydı. Belki en gerçek güzelliği benim arzumda saklıydı. O hayatını yaşadı ama belki bir tek ben onun hayatını düşledim.
Sayfa 113
... annemin yokluğu daha da acı şeyler öğretti bana: İnsanın yokluğa alışabileceğini, artık acı çekmemenin insanın benliğini akıl almaz derecede sığlaştırdığını ve aşağıladığını.
Sayfa 87
Reklam
Şunu da belirtmek gerekir ki bazen topluluğun karşısına hazır bir karakter kalıbına uymayan ya da o rolü başkası oynadığı için müsait kalıp bulunmayan biri çıkar. Önce kendisine yakışmayan kalıplara sokarlar onu. Gerçekten özgür bir adamsa ve hiçbir kalıp üzerine uymuyorsa toplum onu anlama çabasını göstermeyi reddeder, uygun bir kişilik de bulamayınca dışlar; meğerki her zaman eksikliği duyulan jönprömiye rolünü zarafetle oynayabilsin.
Sayfa 57
Daha adam olmamışken edebiyat adamı olmuşsunuz.
Sayfa 55
Hayal gücünün ve ruhun sesi, her ikisini de bütünüyle çınlatan tek sestir; hoşa gitmek için harcayarak öldürdüğünüz zamanın bir kısmını canlı tutsaydınız, kışın şöminenizin başında, yazın bahçenizde okuyarak ya da tahayyülle besleseydiniz, daha derin ve daha dolu saatlerin anısını taşıyor olacaktınız.
Sayfa 54
Hayata öyle çok taahhütte bulunuruz ki, bir an gelir, hepsini yerine getirmeye gücümüz kalmadığını hisseder, mezarlara döneriz, ölümü, "tamamlanmakta zorlanan kaderlerin yardımın koşan ölümü" çağırırız. Ancak ölüm hayata taahhütlerimizden bizi kurtarsa da, kendimize taahhütlerimizden, özellikle en başta gelen, layığıyla, hakkıyla yaşama taahhüdünden kurtaramaz.
Sayfa 11
... ona modellik eden niceleri gibi siz de yakında öleceksiniz ...
Sayfa 10
Reklam
Aileler çocukla ahenk içinde değilse, çocuk derinden sarsılır.
Sayfa 143
... duygusal gerçek aslında ne söylediğinde değil, nasıl söylediğinde saklıdır.
Sayfa 139
Akılcı zihin sözcüklerle ifade bulur, duyguların tarzı ise sözsüzdür.
Sayfa 139
Empatinin kökeni özbilinçtir; duygularımıza ne kadar açıksak, hisleri okumayı da o kadar iyi beceririz.
Sayfa 137
Kişisel etkililik konusundaki birçok araştırmanın kaynağı olan Stanford'lu Psikolog Albert Bandura bu durumu şöyle özetliyor: "Kişilerin yetenekleri hakkındaki inançlarının o yetenekler üzerindeki etkisi çok büyüktür. Yetenek sabit bir özellik değildir; performansınız büyük bir değişkenlik gösterir. Özverimlilik hissine sahip olanlar başarısızlıkların altında ezilmezler; olaylara, acaba ne ters gidecek diye kaygılanarak değil, bununla nasıl baş edebilirim, anlayışıyla yaklaşırlar."
Sayfa 130
Kişiyi başarıya götüren, belli bir yetenekle yenilgiye rağmen sebat etme gücünün birleşimidir.
Sayfa 129
2.377 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.