Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Harun

Harun
@Vay_ki_genctim
Bir kelimeydim dünyaya söylenmiş, dünya, suskunluğumda garkolmuş.
Günümüzde aşk bir haz formülüne dönüştürülerek pozitifleştiriliyor. Her şeyden önce hoş duygular uyandırması bekleniyor. O artık bir olay örgüsü, bir anlatı, bir drama değil, herhangi bir sonuca yol açmayan bir coşku ve uyarım sadece. Yaralanmanın, aniden gelişin veya düşüşün negatifliğinden bağımsız. Aşka düşmek fazlasıyla negatif sayılıyor. Oysa aşk tam da bu negatiflikten oluşur: "Aşk bir imkân değildir, bizim inisiyatifimize bağlı değildir, bir temeli yoktur, bize aniden gelir ve bizi incitir." Her şeyin mümkün olduğu, her şeyin inisiyatif ve projeden ibaret olduğu, Becerebilme'nin egemenliğindeki başarı toplumunda ise incinme ve tutku olarak aşka geçit yoktur.
Reklam
Bugün dijital medyalar aracılığıyla Başka'yı olabildiğince yakınlaştırmaya, yakınlık kurabilmek için onunla aramızdaki mesafeyi ortadan kaldırmaya uğraşıyoruz. Ama böylelikle Başka'nın çoğaldığı anlamına gelmiyor bu; daha çok, onu ortadan kaybolmaya itiyoruz. Yakınlık, uzaklığı da kaydettiği ölçüde, bir negatifliktir. Şimdi gerçekleşen ise uzaklığın bütünüyle feshedilişi. Ancak bu fesih işlemi bir yakınlık üretmiyor, aksine onu ortadan kaldırıyor.
Foucault, neoliberal homo economicus'un bir disiplin toplumunda yaşamadığını, kendi kendisinin girişimcisi olarak artık bir itaat öznesi olmadığını söyler ama bu girişimcinin gerçekte özgür olmadığını, kendi kendini sömürürken özgür olduğunu zannettiğini gözden kaçırır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kendi kendinin girişimcisi olan performans öznesi, emir veren ve sömüren bir baş- kasına tabi olmadığı ölçüde özgürdür ama gerçekten özgür değildir, çünkü artık kendi iradesiyle kendi kendini sömürmektedir. Sömüren sömürülendir. Kişi aynı anda hem faildir hem kurban. Kendi kendini sömürü başkasının sömürüsünden çok daha verimlidir, çünkü bir özgürlük duygusu eşliğinde iş görür. Bu sayede, tahakkümsüz sömürü mümkün olur.
Narsisist özne ise sınırlarını net bir şekilde belirleyemez. Böylece kendisiyle Başka arasındaki sınır bulanıklaşır. Dünya ona sadece kendi anıştırmalarının gölgesinde görünür. Başkayı başkalığı içinde tanıma ve bu başkalığı teslim etme becerisi yoktur. Sadece kendini bir şekilde yeniden tanıyabildiği yerlerde anlam vardır. Her yerde kendi gölgesinin peşinde bata çıka ilerler ve nihayetinde boğulur.
Reklam
Aşkın içinde bulunduğu krizin tek nedeni başka Başka'ların bolluğu değil, şu anda yaşamın bütün alanlarında meydana gelen ve benliğin giderek daha da narsisistleşmesinin eşlik ettiği, Başka'nın aşınması sürecidir. Başka'nın ortadan kayboluşu, ne feci ki çoğumuz farkına bile varmadan ilerleyen dramatik bir süreç.
Mutluluklar şehri bir İstanbul'du, Şiirler, buluşmalar, aşklar... şimdi Akşam olan bir gün gibi son buldu; Ne şiir kaldı, ne aşk, ne beklenti.
Sayfa 154
Gitmek, sona ermeden... bir zamanda...
Sayfa 121
Sevgiler vardı içimde Ezgiler vardı, iyilikler... Boşaltıverdiniz, hem de Düşürüp kırmaktan beter.
Sayfa 119
Baksan bir uzaklık var hangi yana, Hangi eşyaya dönsen boş bir ayna; Varmak istediğim uzak limana Gemiler beni almadan kalkıyor.
Sayfa 86
Reklam
Belirsiz bir âlemde, Ekseri penceremde Bekliyorum Bir bahar olsa gerek
Sayfa 83
iştedir yalanı seyreltiyor uykusuzluklar aklımın köşesinden atlılar geçiyor değil mi ki beni şımartan gökyüzüdür ve ben o tanyerlerinin sulbünden gelmekteyim
Sayfa 154
Sana çok önceden, bir yaz sonu, bir parkta sıkılmış yumruğumu ısırarak buna benzer bir şeyler söylemiştim milât yok demiştim, milât yer almayacak hayatımızda. İşte bütün müsveddelerimi yırttım
Sayfa 151
Zaten "millî irade" denen şey aslında milletin çoğunluğunu temsil ettiği çok şüpheli olan bir topluluğun (ekseriyetin) iradesidir. Bu ekseriyetin, topluluğun hatta milletin yarısını temsil ettiği bile şüphelidir. "Millî irade” çoğu zaman,çoğunluğun zayıf iradesini bastıran kuvvetli bir azınlığın sesinden başka bir şey değildir.
Sayfa 151 - Said Halim Paşa
Bazen Kur'ân'ı makamla okurken keyif alır ve bunu Allah'a yakarışın manevi hazzı zannederek kendini kandırır. Heyhat! Onun bütün lezzet ve keyfi nağme ve makamdadır. Eğer Allah'ın sözünün lezzet ve keyfini tatmış olsaydı kendi nağme ve makamı ne dikkatini çeker ne hatırına gelirdi. Allah'ın sözünün lezzeti manasındadır.
92 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.