Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

ekin

ekin
@Viyaran
günde beş vakit kitaplığıma uğrarım.
"Elim ateşi tuta tuta suyu tutuyormuş gibi ona dayanmayı öğrenecek."
Friedrich Hölderlin
Friedrich Hölderlin
Reklam
Paul Eluard
Paul Eluard
"Dünyanın tüm gürültüsü içinde sesinin titrediğini duyuyorum.”
"Yüreğimin tam ortasında büyük bir yorgunluk var. Asla olamadığım kişi beni üzüyor, ondan bana kalan anılardan neyi olduğunu anlayamadığım bir özlem kabarıyor. Umutlara ve kesin inançlara çarpıp düştüm, benimle birlikte bütün batan güneşler de düştü."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bugün çalıştı, karnını doyurdu insan, yarın da çalışacak, yine doyuracak karnını; hayatı boyunca çalışıyor, yiyor; güzel olan nedir bunda? Bu arada çocukları oluyor, önceleri eğleniyor onlarla, ama onlar da yemeye başlayınca kızıyor onlara, küfürler ediyor. "Nedir durmadan yiyorsunuz pisboğazlar. Büyüyün artık, çalışmaya başlayın." Ve çocuklarını ev hayvanlarına çevirmek istiyorlar; bunun üzerine onlar da çalışmaya, kendi karınlarını doyurmaya başlıyorlar, aynı tekdüze hayat her zaman olduğu gibi, yeniden başlıyor. İnsan mantığını bağlayan zincirleri koparandır yalnızca gerçek insan.
Sayfa 115 - can yayınları
"Ama anacığım, onların akacak kanlarının her bir damlası daha önce yoksul halkın seller gibi akmış gözyaşlarıyla ödenmiş olacaktır."
Sayfa 140
Reklam
Ve suçsuz yere öldürülenleri, diriltecektir bir gün gerçeğin gücü. "Ve orada Kreç'te öldürdü onu polis; ancak, önemli olan bu değil. Çünkü çok şey biliyordu o genç ve aşılamıştı bildiklerini insanlara. İşte siz de suçsuz yere öldürülmüş birisiniz."
Sayfa 111 - can yayınları
"Hepimizin durumu zor, acı soluyoruz, keder giyiniyoruz. Övünebileceğimiz hiçbir şeyimiz yok. Hepimizin gözlerini kapamadılar, bazılarımız kendileri kapatıyor gözlerini, evet. Aptalsan, dayan..."
Sayfa 74 - can yayınları
"Peki Nahodka, siz, özellikle siz, fabrikada suç unsuru çağrılar içeren kağıtları dağıtan alçakların kimler olduğunu biliyor musunuz?" Ukraynalı ayakta şöyle bir sallandı, genişçe gülümseyerek bir şey söylemek istedi, ama o ana kadar Nikolay'ın sinirli sesi duyuldu." Alçakların kimler olduğunu çok iyi biliyoruz biz."
Sayfa 63 - can yayınları
Bir kayın ağacının yanında durdun. Ölüme hazırlanmak için diz çökmemi söyledin; bana bir çeyrek saat tanıyordun bu dünyadan ayrılmam için. Uzun yürüyüşümüz sırasında, sana bakmadığım zamanlar, bana gizlice yönelttiğin kaçamak bakışları, garipliklerini fark ettiğim bazı davranışları birden anımsadım, bir kitabın açık sayfaları gibi. Doğrulanmıştı kuşkularım. Sana karşı koyamayacak kadar güçsüzdüm, beni yere yıktın, titreyen yaprağı kasırganın savurması gibi. Bir elin iki kolumu kıskacına alırken bir dizin göğsümde, öteki nemli topraktaydı; kemerine asılı kından bir hançer çıkardığını gördüm öteki elinin. Olanaksızdı direnmem, ve kapadım gözlerimi; bir sığır sürüsünün, rüzgârın getirdiği ayak sesleri duyuldu, biraz uzakta. Bir çoban sopasının ve bir köpeğin çene kemiklerinin tedirgin ettiği bir lokomotif gibi ilerliyordu sürü. Yitirecek zaman yoktu, ve sen anladın bunu; beklenmedik bir yardımın yaklaşması kas gücümü iki katına çıkardığı için, amacına erişememekten korkarak, ve iki kolumu birden devinimsiz tutamadığını fark edip, sağ bileğimi kesmekle yetindin, çeliğin ağzını hızla bastırıp. Yere düştü kopan parça. Ben acıdan kıvranırken, kaçtın sen. Çobanın yardıma nasıl geldiğini, iyileşmem için ne kadar zaman gerektiğini anlatmayacağım sana. Beklemediğim bu ihanetin, bende ölmek isteği uyandırdığını bilmen yeter. Göğsüm kurşunlara hedef olsun diye, savaşlara katıldım.
“Az önce uyandım; ama zihnim hâlâ uyuşuk. Her sabah bir ağırlık duyumsarım kafamda. Pek enderdir gerçekten dinlendiğim geceler; çünkü uyumayı başarabildiğim zaman, korkunç düşler bunaltır beni. Gündüzleri, tuhaf düşüncelerle yorulur kafam, gözlerim rastgele aylaklık eder boşlukta; ve geceleri uyuyamam. Ne zaman uyuyabiliyorum öyleyse? Önünde sonunda haklarını istemek zorundadır doğa. Kendine aldırmadığım için, yüzümü soldurur ve sayrılık ateşinin yakıcı yalımıyla ışıldatır gözlerimi. Zaten sürekli düşüncelerle kafam yorulmasa daha fazlasını istemezdim; ama ben istemesem de üzgün duygularım belli etmeden sürükler beni bu yamaca..."
Reklam
gülmeyi bilmem ben. birkaç kez denediysem de gülmeyi hiçbir zaman beceremedim. gülmeyi öğrenmek çok zor, ya da, daha doğrusu, bu yaradılış aykırılığına karşı içimde taşıdığım tiksinti duygusunun, kişiliğimin en önemli niteliğini oluşturduğunu sanıyorum.
ey sen, çok güçlü ve sağduyulu olduğuna inanan Holzer, bir umutsuzluk nöbetinde, o böbürlendiğin soğukkanlılığı korumanın ne denli güç olduğunu kendi deneyiminde görmedin mi? umarım bir daha böyle üzmezsin beni, söz veriyorum sana, hiçbir zaman kıymayacağım canıma.
ve loutreamont canına kıyar.
düşüncem giderek sağlamlaşıyor: korkunç acılar çekiyor bu adam. dilerim tanrıdan, ona soru sorma düşünceme engel olur. bende öylesine bir acıma duygusu uyandırıyor ki belirsizliği yeğlerim. beni yanıtlamak istemediği de kesin üstelik: doğal olmayan bir durumda yüreğini açmak, iki kez acı verir insana. bırak da çıkayım şu mezardan, yoluma gideceğim.
77 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.