Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.13
Selçuk M.
Selçuk M.
@Vvvv
Zonguldak
26 September
525 reader point
Joined on November 2018
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Yazarın yıllar önce ''Martı Jonathan Livingston'' kitabını okuyup çok beğenmiştim. Bu yüzden bu kitabını da okumak istedim. Ama maalesef bu kitabı beğenmedim. Romanımız imkansız diye birşeyin olmadığını, herşeyin kafada bittiğini, gerçek doğru diye birşeyin olmadığını bol bol etkili felsefi sözler eşliğinde(aslında hiç etkili değil) anlatmaya çalışıyor. Bana sanki kalitesiz kişisel gelişim kitaplarından birini okuyorum hissiyatı verdi. Son olarak beğendiğim bir alıntı:
''Tanrı sizin yüzünüze konuşsa ve YAŞADIĞIN SÜRECE YERYÜZÜNDE MUTLU OLMANI EMREDİYORUM deseydi, o zaman ne yapardınız?''
Kitap kalın olsa da kalınlığı sizi korkutmasın. Sürükleyici, kurgusu ile ön plana çıkan, resmen ilmek ilmek işlenmiş bir eser. Bazı eksiklikleri olsada genel olarak beğendim. Kitabın ana teması intikam, dahası içinde aşk var, entrika var, ihanet var... Okurken sizde başkarakter ile birlikte acı çekip onunla beraber intikam peşinde koşup, olay örgüsünün nasıl birbirine bağlanacağını ve nasıl bir son olacağını merak ederek okuyacaksınız. Dünyanın en ünlü klasiklerinden biri olarak görünen, birçok film uyarlaması yapılmış. Ama bu uyarlamaları önermiyorum okuma fırsatınız olursa kısaltma olmayan kitaplardan birini okumanızı tavsiye ediyorum. Son olarak bir alıntı bırakıyorum:
''Gençlik, meyvesi aşk olan bir çiçektir... Onu yavaşça olgunlaştığını gördükten sonra toplayan bahçıvan ne mutludur.''
Monte Cristo Kontu (2 Cilt Takım)Alexandre Dumas · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202025.9k okunma
Bilmeyenler için önce yazardan biraz bahsetmek istiyorum. Atatürk, Sümer tarihine meraklı ve bunların incelenmesini isteyen biriydi. Sümerlerin, Türk olabileceğinden şüpheliniyormuş. Atatürk'ün başlattığı ve sağladığı imkanlar sayesinde Muazzez İlmiye Çığ dünyanın en önemli Sümerologlarından biri olmayı başarmıştır. 109 yaşında ve hala hayatta olan tam bir Cumhuriyet kadını. 33 yıl boyunca hayatını 74 bin tableti incelemeye adamıştır. Özellikle halk arasında son zamanlarda tanınırlığı nispeten arttı. Youtube'dan kendisinin konuşmalarını dinleyebilirsiniz.
Kitabın ilk basım tarihi 1995. Geç kalınmış çok önemli bir kitap. Kalınlık olarak ince, bilgi olarak kalın bir kitap. Medeniyetin başlangıcı Yunanlar olarak görülürken Sümerler hakkında yapılan keşiflerden sonra aslında birçok temelin Sümerlerde atıldığı görülmüştür. Kitabımız Sümerlerin kültür ve dininin nasıl üç büyük dini etkilediğini anlatıyor.
Baş örtme, Yaratılış destanı, Adem'in cennetten kovulması, Tufan, Eyüp peygamberin hikayesi, Harut-Marut melekleri vs gibi konuların Sümerlerdeki temelleri inceleniyor kitapda. Sümerlilerin M.Ö 4000-2000 yılında bugünkü Güney Irak da yaşadıklarını unutmamak gerek. Bu konulara meraklı, sorgulamaya açık kişilere tavsiye ederim.
Kur'an, İncil ve Tevrat'ın Sumer'deki KökeniMuazzez İlmiye Çığ · Kaynak Yayınları · 20064,158 okunma
Reader Follow Recommendations
Ali Fuat Cebesoy ve Atatürk Harp Okulu'nda tanışıp yıllarca çok yakın arkadaş oldular. Kitap başta Ali Fuat Cebesoy'un kısaca hayatını anlatarak başlıyor. Sonra Ali Fuat Cebesoy'un Atatürk ile olan anıları ve onun hakkındaki düşüncelerini anlatarak devam ediyor. Ne kadar içinde daha önce okuduğum bilgiler olsa da özellikle okul hayatlarında ki anılar çok ilgimi çekti. Çünkü bunları daha önce hiç görmemiştim. Atatürk'ü tanımak için öncelikli olmasa da gayet faydalı bir kitap.
İçinde bol bol aforizma var ve çok fazla altını çizdiğim yer oldu. Aslında okunması zor bir kitap bekliyordum ve kendimi buna hazırlamıştım. Felsefi ve psikolojik bir roman sonuçta. Ama tam tersine kendimi sürükleyici bir romanın içinde buldum. İnsanı çok fazla düşündürmeye iten kitaplardan bu kadar sürükleyicilik beklemezsiniz aslında ama yazar bunu başarabilmiş.
Kitap bana hem üslup hem de içerik olarak çok basit geldi. O yüzden pek beğenemedim. Çok akıcı bir eser. Şuan değil de bundan 5 yıl önce okusaydım çok hoşuma gidebilirdi. Daha önce hiç politik bir roman okumadıysanız tavsiye edebilirim. Bir liderin bir diktatöre nasıl dönüştüğünü, bir ülkeyi nasıl mahvettiğini ve halkın nasıl buna göz göre göre müsade ettiğini anlamak için iyi bir kitap.
Silmarillion’u okuyanlar Hurin’in Çocukları’nı okumasalar da olur. Silmarillion’un bir bölümünde Hurin’in Çocukları anlatılıyor zaten ve kitabın en güzel bölümlerinden biri. Sandım ki Hurin’in Çocukları daha detaylı olur ve bilmediğim bilgiler verir. Ama maalasef öyle olmadı. Silmarillion da verilmeyen detaylar var ama bunlar gereksiz bilgiler. Şahsen ben okurken çok sıkıldım. Silmarillion, Tolkien kitapları arasında en iyisi bence, Yüzükler Efendisi ve Hobbit kitaplarından sonra onu okumanız yeterlidir.
Coğrafya kaderdir
Aşağıdaki sorular ilginizi çekiyorsa ve araştırmacı bir yapınız varsa bu kitaptan fazlaca zevk alacağınızı düşünüyor ve okumanızı tavsiye ediyorum.
# Hangi insanın aklına bir bitkiyi evcilleştirmek geldi, neden geldi ve bunu nasıl başardı?
# Neden bazı yabani bitkiler evcilleştirilirken çoğu evcilleştirilemedi? Günümüzde bu kadar ileri tarım
Kitap, baş kahramanımız Phileas Fogg’un 80 günde Dünya’yı turlayabileceğine girdiği bahis sonrası atıldığı macerayı anlatır. Phileas Fogg zengin, tek başına yaşayan, dakik, kimseyle zorunlu olmadıkça konuşmayan, gizemli, monoton hayat süren biri. Kitap yedisinden yetmişine okunabilecek, sürükleyici, dili sade, üslubu akıcı, güzel mesajlar veren, klasik olmuş bir yapıt. Betimlemeler ise bir tık zayıf kalmış. Böyle gezi ve macera dolu bir kitapta daha çok ve daha iyi betimlemeler beklerdim.
Kitap boyunca hiç gülmeyen, üzülmeyen, neredeyse duygusuz diyebileceğimiz başkahramanımız sadece kitabın sonunda mutlu oluyor. Phileas Fogg’un dediği gibi bu bahis sadece bir bahaneydi aslında aradığı prestij yada başka bir şeydi. Yazarımız çıktığı macera sayesinde aradığını bulmuş gibi gözükse de net olarak buldu mu bilemem ama hiç değilse bulma şansını elde etti. Ya biz? Konfor alanımızın dışına çıkamayan, monoton hayatımıza devam eden bizler. Aradığımızı bulabilecek miyiz?
Kitabın ana fikri ise; hedefine ulaşmak için elinden geleni yap, ne olursa olsun umutsuz olma, önüne ne engel gelirse gelsin umutla bu engelleri aşmaya çalış, ama sırf hedefine ulaşmak için de insanlıktan çıkma mesela bir arkadaşının senin yardımına ihtiyacı olduğunda seni hedefinden alıkoysa bile ona yardım et ve unutma sana iyiliğin nereden geleceği belli olmaz, yapılan hiçbir iyilik de karşılıksız kalmaz. Hedefine ulaştığında kim bilir belki yolda hedeflediğinden daha büyük bir ödül bulursun ya da çoktan bulmuşsundur haberin yoktur. :)
Keyifli Okumalar
Kitaba adını veren Ah’lar Ağacı şiirini çok sevdiğimden buna odaklanarak inceleme yapıcam. Didem Madak’ı tanıdığım ve bu kitabı okuduğum için o kadar mutluyum ki kelimeler kifayetsiz kalıyor. Tek bildiğim Didem Madak Ah derken o Ah’ı kalbimde hissettiğim.
‘’Bir zamanlar meydan okumak isterdim
Kaç meydanını okudum da bu hayatın
Yalnızca iki harf
Kitap 2 bölümden oluşuyor. Birinci bölümde Oktay Sinanoğlu'nun makaleleri yer alıyor. İkinci bölümde ise kendisiyle yapılan söyleyişiler var. Söyleyişi bölümü benim daha çok hoşuma gitti. Genel olarak dil yozlaşması ve dilin öneminden bahsediyor. Bir ülkenin dilini kaybetmesiyle o ülkenin sonunun geleceğine, bunun tarihteki örneklerinden değiniyor. Ayrıca eğitim dilinin Türkçe olmasını savunuyor ve İngilizce eğitim veren okulların ülkemiz için en büyük tehdit olduğunu anlatıyor. Dünyada sömürge olan ülkeler haricinde hiçbir ülkenin eğitim dili kendi dili haricinde değilmiş.
Makaleler ve söyleyişiler de benzer konular işlendiğinden sıkça tekrarlanan bilgiler vermesi beni ciddi anlamda rahatsız etti. Bazı yerlerde çok sert eleştirileri var, bazı bilgiler abartılı ve takıntılı geldi bana ve katılmadığım yerler oldu. Buna rağmen sabırla sonuna kadar okunmalı ve o çok değerli bilgilere ulaşılması açısından kesinlikle şans verilmesi gereken bir kitap.
Kitap gayet sade ve akıcı yazılmış. Bir çırpıda okunacak bir kitap. Çoğu kişi anlaşılması güç ve karışık dese de ben buna katılmıyorum. Yani yorumlara bakarak okumaktan vazgeçmemenizi öneriyorum.
Kısaca biraz kitabın konusunda bahsedeyim. Baş karakterimiz Paulo Coelho’dur. Kahramanımız reenkarnasyona inanan, önceki hayatlarıyla bağlantıya
''Zaman tasarruf edeyim derken aslında başka şeylerden tasarruf ettiğinin kimse farkında değildi. Yaşamlarının gittikçe daha zavallı, daha tekdüze ve daha soğuk geçtiğini kavramak istemiyorlardı. Bu gerçeği sadece çocuklar taa yüreklerinde hissettiler. Çünkü artık kimsenin onlara ayıracak zamanı yoktu.
Oysa zaman yaşamın kendisiydi. Ve yaşamın yeri yürekti. İnsanlar zamandan tasarruf ettikçe zaman azalıyordu."
Kitaptaki bu alıntı bize kitabı özetliyor aslında. Hani derler ya hayatı çocuklardan öğrenin diye işte yazarda bize bunu yapıyor.
Çoğumuz çocukken daha mutluyduk, peki ne oldu ne değişti. Büyüdük imkanlarımız artıyor ama o derecede de mutsuzluk artıyor.
Küçüklüğümde en çok sevdiğim oyuncağım evin televizyon kumandasıydı. Ondan araba yapardım, uçak yapardım ne olmasını istersem o olurdu ve oynardım. Çünkü aslında bir oyuncak değil hayal gücüme kalmıştı. Kitapta da oyuncaklar hakkında şöyle yazıyor:
''En küçük ayrıntılarına kadar öyle ince düşünülerek yapılmışlardı ki çocukların hayal kurmalarını gerektiren bir yanları kalmamıştı.''
Günümüz çocukların imkanları artıyor istemedikleri kadar oyuncakları var ama hemen sıkılıyorlar.
Sezen Aksu'nun dediği gibi ''Hani satın alınan sevgiye alıştırılmış bir çocuğun her oyuncağa çabucak doyumu''
Herkeste bir telaş var. Herkes bir yerlere yetişme, bir şeyleri yetiştirme derdinde. Anı yaşamıyoruz, hayal kuramıyoruz. Zamanımız o kadar az ki çocuklarımızla da ilgilenemiyoruz. Halbuki en büyük ihtiyaçları Anne ve Babasından biraz ilgi görmek.
Kitabı 23 Nisan'da okumak bana ayrı bir tat ve anlam kattı. Herkese tavsiye ederim.
Özellikle son 10 yılda emperyalist devletlerin hangi yöntemlerle ülkeleri kontrol ettiklerini, nasıl oyunlar oynadıklarını anlamamız açısından, basit bir dille yazılmış bu kitabın çok önemli bir eser olduğunu düşünüyorum. Kitabı okurken bir tuhaf oluyor insan, kitabın ortalarında şöyle yazmış Banu Avar ‘’Sahnenin arkasındakilerle devam edelim. Daraldınız mı? Sadece okuyarak mı? Bu anlatılanları yaşayanları düşünün.’’
Arap Baharı nedir, ne amaçla yapılmıştır, kimler tarafından, kimleri kullanarak, hangi yöntemlerle yapılmıştır gibi soruların cevapları veriliyor. Özellikle günümüz Suriyesi’nde hangi oyunlar dönüyor net bir şekilde anlatılıyor.
Türkiye olarak bizi yakından ilgilendiren bu konular her Türk insanının öğrenmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü herkesin az çok bildiği üzere sırada İran ve Türkiye var. Bu 100 yıldan daha fazla süredir olan açıklamaktan çekinmedikleri bir plan, bir hedef. Eğer önceki oyunların nasıl yapıldığını anlarsak kendi ülkemizde dönen oyunları anlamamız ve bilinçli davranarak tuzaklara düşmememiz kolaylaşır.
Bu bilgilerin bu kadar değerli yapan; bunları medyadan öğrenemezsiniz bunları bu kadar net basit ve cesurca yazan kitap sayısı da azdır. Verilen bilgiler kaynakları belirtilerek veriliyor. Çok fazla şey bildiği için televizyonlara çıkarmasalar da, Banu Avar elinden geldiğince ulaşabildiğine ulaşmaya çalışıyor.
Oltadan kurtulmak için önce oltaya nasıl yakalandığımızı bilmemiz gerekir!
Her Türkün okuması gereken altın değerinde bilgiler içeren kitap. Kitabı okuduktan sonra ben bu yaşıma kadar bu kadar önemli bilgileri nasıl öğrenememişim nasıl bunları duymamışım demeden kendinizi alamıyorsunuz, aslında bu bilgiler okullarda öğretilmesi gereken bilgiler ama ne yazık ki bizlerin öğrenmesini istemiyorlar nedenini kitabı okuyunca anlıycaksınız. Ayrıca kitapda verilen bilgilerin kaynakları belirtilerek yazılması, gerekli belgelerin eklerde gösterilmesi önemli. Bunların yanında kitap biraz ağır gibi, yani bu kadar önemli bilgilerin okunmasını yaymak için daha sade ve daha anlaşılır olarak yazılmasını tercih ederdim. Ayrıca çok fazla tekrar bilgiye yer verilmesi okuyucuyu arada sıkıyor. Ama genel olarak ne olursa olsun kitabın sonunda bazı şeyleri daha net göreceksiniz.
Dizisini 3 kere izlemiş biri olarak beklentimi karşılamadı çünkü farklı bir kurgu yada devamı olacak şekilde bir kitap beklerken çoğu konunun, sahnenin aynı olduğu bir kitabı okumuş oldum. Ama diziyi izlemememis yada unutmuş biri için zevkle okunacak bir eser.
Sordurur sana Emir mi yoksa Hasan olduğunu
Öğrenirsin aslında kötülüğün de temelinde iyilik olduğunu
Anlarsın ki Emirlerin sadece pusulalarının bozuk olduğunu
&------&------&------&------&------&------&
Güldüren, ağlatan aynı zamanda düşündüren
Okuyunca başınızı döndüren
Kalbinizi açarsanız,
Temiz olduğumuz çocukluğumuza döndüren
Mükemmel bir kitap.
Kitapdaki karakterde kendimi görmemden olsa gerek kitabın etkisi bende katlandı; onu çok iyi anlayabiliyor, kitabı okurken adeta yaşıyordum. Kitabın nasıl bu kadar çabuk bitdiğini anlayamayacağınız kısa film tadında bir yapıt.
Tekrar tekrar okuyup her okuyuşunda seni farklı düşüncelere götürebilecek ders niteliğinde bir kitap. Kitabın size ne katacağı hayal gücünüze kalmış. İçindeki çocuğu yaşatanlara, hayal kurmayı sevenlere şiddetle tavsiye edilir.
