Yanımda birileri yokken nerden anlayabilirimki yalnız olduğumu? Yabancıların arasında oturduğum vakit onların kahkahaları arasında boğulduğumda fark edebiliyorum yalnız kaldığımı, peki tek başıma olsaydım nerden anlayacaktım? Sessizlikten mi? Tek başıma olduğumda etraftaki sesleri dinliyorum; motor sesleri, müşterilerin siparişleri, tv muhabirinin sesleri… liste uzayıp gidiyor. Yine de sessizlik içindeyim çünkü ben konuşmuyorum. Kendi içimde konuşmamdan bahsetmiyorum çok ses çıkıyor içimde hatta gürültülü birazda ama bir yerden bir yere gitmiyor söylediklerim, kendi içimde yankılanıyor sadece. Ne kadar sessizlikte yalnızlığımı bulsam da diğer insanların arasında bulduğum yalnızlığın derinliği çok başka. Sesleniyorsun onlara, kulaktan kulağa değiyor belki söylediklerin ama yürekten yüreğe geçmiyor. O kadar diyaloğun arasında yine rüzgarın sesine, vantilatörün uğultusuna, sandalyenin gıcırtısına takılıyor kulağın. İşte böyle bir anda yalnızlık paylaşılır, bu kadar yabancının içinde bir yabancı olmuşken hepiniz yalnız kalırsınız ve bu boşluğu paylaşırsınız.