Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bahar CAN

Bahar CAN
@Yesil97
Nezaketten yoksun insanları yok say!
yüksek lisans
12 okur puanı
Mayıs 2019 tarihinde katıldı
Searle, Wittgenstein'ın II. dönemindeki "dil oyunları" kavramından hareket ederek, söz edimlerini bireylerin arasındaki uylaşım yoluyla kurallarını koydukları toplumsal ve kurumsal bir oyuna benzetmektedir.
Reklam
Dünyayı dolaşan gezginler çoğunlukla en körelmiş ve en sıradan insanlardır ve hep öyle kalırlar. Ama doğru gezgin doğru yolculuğa çıkmışsa!
Kendi kendine "Büyük bir beyin neye yarar?" diye soran yazarın cevabı şu olmuştur: "Çölde şarkı söyleyerek yürümeye yarar."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Artık sesini duymayacağım. Olduğum kadını, bir zamanlar olduğum çocukla bir araya getiren onun sesi, sözleri, elleri, tavırları gülüşü ve yürüyüşüydü. Geldiğim dünyayla aramdaki son bağ da koptu.
Önümüzü göremediğimiz, gördüklerimizi de hayır mı şer mi seçemediğimiz şu günlerde olan aklımıza olduğu kadar mukayyet olmamız lazım. Sağlam ve sağlıklı bir akıl bugün bize her zamankinden fazla lazım. Fakat herkes elbirliği etmiş bizi aklımızdan etmek için uğraşıyor.
Reklam
Gelecek nesiller Wittgenstein'ı tarihin en büyük filozoflarından biri olarak görebilir ya da görmeyebilir. Ancak, öyle görmeseler bile, onun felsefe tarihinin en büyük kişiliklerinden biri sayılacağına şüphe yoktur.
Sayfa 186Kitabı okudu
Antoine de Saint-Exupéry'nin "Küçük Prens" adlı kitabının bir bölümünde tilki, Küçük Prens'e şöyle demektedir: "Her gün aynı saatte gelmelisin. Örneğin sen öğleden sonra dörtte geleceksen, ben saat üçte mutlu olmaya başlarım."
Tesadüf
Leibniz'e göre "tesadüfi" dediğimiz olaylar, ancak görünüşte öyledir. Leibniz için "tesadüfilik", bir şeyin kaynaklandığı sebepleri bilmemekten başka bir anlam taşımaz.
Sayfa 104Kitabı okudu
Fakat söylenmemiş olanı söylemek için, dilde önceden söylenmiş olanı işitmek gerek. Ne yapmalı o halde? Dili işitmeli, dili dinlemeli.
"Bir Frank birçok söz söylemek için çırpınıp dururken, bedenini hırpalarken bir Türk bir an nargilesini ağzından çıkarır, yarım ağızla iki sözcük söyler ve onu bir vecize ile ezer geçer."
Sayfa 2 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bir kurtarıcı arıyorsanız, aradığınız kurtarıcı sizi aynada bekliyor. İdeal zamanı bekliyorsanız, o zaman şimdi. Değişim yolu, kısa mesafe koşusu değil, bir maraton. Hızlı veya yavaş ilerleyin ama ilerleyin.
Ama yine de. Bir parmak daima tetikte olacak. Ne kadar çabalasak da, ateş hattından kaçmanın yolu yok.
Sayfa 211 - Martı yayınlarıKitabı okudu
Benim insanlığım, insanların nasıl olduğuyla empati kurmaktan değil, empati kurduklarıma katlanmaktan ibarettir.
Hangi enstrüman olursa olsun, akordu ancak "insan" denen enstrümanın bozabileceği kadar bozulabilir. Ondan dinlenebilir bir şey çıkarmayı beceremeyeceksem hastayım demektir.
Dil, varlığı itibariyle değişmez nitelikteki türle değil, aksine kendisini sürekli yenileyen birey ile karşılaştırılmalıdır.
Sayfa 8
Hayvan Psikolojisi Highway'de (otoyol) iri bir köpek var. Güvenle yürümeye devam ederken bir araba tarafından eziliyor. Yüzündeki huzurlu ifade ona genellikle iyi bakıldığını, hiç kötülük görmemiş evcil bir hayvan olduğunu gösteriyor. Ama hiç kötülük görmemiş üst burjuva ailelerin çocukları da yüzlerinde aynı huzurlu ifadeyi taşımıyorlar mı? Tıpkı şimdi ezilen köpek gibi onlara da hiç kötü bakılmamıştı.
Sayfa 287Kitabı okudu
Reklam
Siz birçok yönden iyisiniz ve iyi olmadığınız da kötü de sayılmazsınız. Sadece aylak aylak dolaşıp, tembellik yapıyorsunuz. Ve ne yazıktır ki geyikler kaplumbağalara öğretemez hızlıca koşmayı.
Kısa bir süre sonra, sırtımı rüzgâra verip bir an olsun dinleneceğim, işte o zaman başka bir kadın taşıyacak beni.
Sayfa 59 - El MustafaKitabı okudu
Bu her zaman böyledir, ayrılık vakti gelene kadar bilmez sevgi kendi derinliğini.
Bugüne dek insanı ahlaklı kılmak üzere ortaya atılan araçların hepsi, temelde ahlaka aykırıydı.
... diyalektikçi, bir tür soytarıdır: Ona gülerler, ciddiye almazlar onu. - Sokrates kendini ciddiye aldıran bir soytarıydı.
Ne istediğimi bilmiyordum. Hayattan korkuyor, ondan kurtulmaya çalışıyor ama yine de ondan bir şeyler umuyordum.
Reklam
"Ah doktor," diyordu, "kendimi dile getirmeyi nasıl da öğrenmek isterdim!"
Sayfa 55 - Can YayınlarıKitabı okudu
Hepiniz cehenneme gidin istiyorum! Huzur istiyorum. Beni rahat bıraksınlar diye bütün dünyayı bir kuruşa gözümü kırpmadan satarım. Dünya mı yok olsun, yoksa ben çayımı mı içmeyeyim? Diyorum ki dünya yok olsun, yeter ki ben her zaman çayımı içebileyim. Bunu biliyor muydun sen?
kırmızıkediKitabı okudu
Insanın tek bir şeye ihtiyacı var: kendi özgür iradesine, bedeli ne olursa olsun ve hangi sonuçlara götürürse götürsün. Nasıl bir ihtiyaçsa artık...
Şakalarım elbette pek yakışıksız, dengesiz, tutarsız, özgüvensiz. Ama bu da benim kendime saygı duymadığımdan kaynaklanıyor. Bilinçli bir insanın kendine saygı duyması mümkün mü?
Sayfa 24 - kırmızıkediKitabı okudu
Kendi kendine soru sormak, kendi kendine kendi üzerine soru sormak, kendi kendini araştırmak, belki de adanın ilk öğrettiği şey olacak.
Rousseau'nun varmak istediği gerçekte "otantik", toplumun kayıtlarından kurtulmuş, kendi hürriyetinin bilincinde bir bireydi.
Reklam
"Ve işte sırrım: Çok basit. Özde olanı sadece kalp görebilir. Gözler özde olanı göremez."
Sayfa 87 - TilkiKitabı okudu