Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

şevval çavdar

280 syf.
·
Puan vermedi
Yarının Adamı
Yarının AdamıCon Sinov
9.3/10 · 331 okunma
Reklam
Benzer hadiseler İzmir Lisesi'nde de cereyan ediyordu. Bir yüzbaşı komutasındaki yirmi Yunan askeri tarafından basılan lise, silah arama bahanesiyle boşaltıldı. Bahçeye indirilen öğrencilerden çoğu esir alınarak sahile doğru yürüyüşe geçirildi. Yürütülen kafilelerin yolları çakıştığında sekiz yaşlarında bir çocuk, az ileride yerde yatan askerin babası Necati Bey olduğu- nu fark etti. Yunan askerlerinin arasından geçip koşmaya başlayan çocuk, kanı yağmur suyuna bulanmış şekilde yerde cansız yatan babasına sarılıp ağlamaya başladı. Birkaç saniye sonra aniden nefessiz kaldığını hissetti. Önce şiddetli bir acı bedenini sardı. Akabinde hareketsiz halde babasının üzerine düştü. Bir Yunan askeri, babasının cesedi üzerinde ağlayan çocuğu, sırtından süngüleyerek öldürmüştü.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Albay Süleyman Fethi Bey, bir Yunan askerinin dikkatini çekerek durduruldu. Yunan askeri "Zito Venizelos!" diye bağırmasını emretmesine rağmen Süleyman Fethi Bey söylememekte ısrar etti. Ardından darp başladı. Fakat Süleyman Fethi direnmeye devam ediyordu. Bütün tehditler karşısında "Bir Türk askeri ancak milletinin büyükleri için ağzını açar!" diye haykırınca Yunan askerlerinden biri öne çıkarak süngüsünü Süleyman Fethi'nin göğsüne sapladı. Onu başka bir süngü darbesi izledi. Akabinde pek çok asker aynı anda süngüleriyle saldırdı.
Bir kez daha, "İttihatçıların temsilcisi değilim," dedi ve ekledi: "Müsaadenizle söyleyeyim ki İttihat ve Terakki vatansever bir cemiyetti. Başlangıcından çok az zaman sonrasına kadar ben de bu cemiyet içerisinde bulundum. Cemiyet hiçbir vakit sizin bu aşağılamalarınızı hak edecek bir nitelik almamıştır. Çok kusurları ve yanlışları olabilir. Ama vatanseverliği, tartışmaların üstündedir!"
Reklam
şevval çavdar
@Yokieliminated·Bir kitabı okumaya başladı
Şu Çılgın Türkler
Şu Çılgın TürklerTurgut Özakman
9.2/10 · 21,7bin okunma
Üsteğmen şaşkınlık içinde, "Bu koca topları buraya nasıl çıkardınız?" diye sordu. Bilge görünüşlü bir ihtiyar, gülümseyerek, "Değişik bir milletiz." dedi, "..işler düzgünse ertesi günü bile düşünmeyiz, birbirimizi yeriz. İşler karıştıkça ağır ağır uyanmaya başlarız. İyice karışınca da, kenetlenip olmayacaki şleri başarırız. Bunları da buraya böyle çıkardık. Çıkarmadık uçurduk.
Hastalığının başından bu yana ilk defa etrafındaki bir şeyle ilgileniyordu. Bu anı hatırladığımda, henüz hiçbir şeyin yitip gitmediği hissine kapılıyorum, fakat o kadar da hasta olmadığını göstermek için sarf ettiği bu sözler, dünyaya asılmak için gösterdiği bu gayret tam da uzaklaşmakta olduğunun işaretiydi.
1934 yılında Çanakkale'de yapılan bir tatbikatta bir uçak, deniz kuvvetlerine ait bir geminin hemen yanına düşer. Atatürk, gerektiğinde düşmana en büyük zararı verebilmek için uçakların düşman gemilerine zarar vermesini temin için pilotlara "kişiye özel" bir zarf gönderir. Zarfın içinde bir soru bulunmakta ve "Zorunlu bir durumda düşmana karşı intihar dalışı yapar mısınız?" denilmektedir. Pilotların cevapları alınır ve tasnif edilir. Bütün pilotlar tek kelimeden oluşan aynı cevabı vermiştir: "Evet." Pilotlar verdikleri cevapla vatanın bağımsızlığı için son çare olarak intihar pilotluğu yapacaklarını yazılı olarak Atatürk'e bildirirler. Atatürk, "Benim havacılarım hayatı pahasına da olsa vatanını böyle savunur." diyerek memnuniyetini belirtir.
Uçağa en fazla ihtiyaç duyulan kıymetli zamanlar yollarda harcanıyor, cepheye ulaştığı zaman ise kanadı, gövdesi veya motoru çoğunlukla taşıma esnasında hasarlandığından uçaktan uzun süre istifade edilemiyordu. Uçakların karadan taşınmasının bütün zorlukları ve mahzurları bilindiği halde yetkili makamlar, konuya bir türlü çare bulamıyor ve bu mahzurları ortadan kaldıracak köklü usul ve tedbirleri uygulamaya koyamıyorlardı. Bütün bu mahzurları çok yakından bilen 2. Ordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa kendi ordusuna tahsis edilecek uçakların karadan değil havadan uçarak gönderilmesini istemiş ve Başkomutanlığa mesaj göndermiştir.
Reklam
şevval çavdar
@Yokieliminated·Bir kitabı okumaya başladı
Türk Hava Harp Sanayii Tarihi
Türk Hava Harp Sanayii TarihiOsman Yalçın
9.4/10 · 29 okunma
Çünkü madun [ast] mafevkine [üst'üne] itaat etmezse, mafevkler daima madunun gönlünü alarak iş gördürmeye, dolayısıyla, onun keyfine tabi olmaya mecbur idi.
İlk cuma günü, arkadaşlarımdan birinin ısrarı üzerine yaptığım bir çalgı, muallimler tarafından arkadaşlarımın elinde tutuldu. Beni çağırdılar. Bunu kımin yaptığını sordular: Ben yaptım, dedim. Bu sözüm serkeşlik addedildi. Bunun üzerine üç hafta daha izinsiz kaldım. Fakat bundan o kadar müteessir değildim. Çünkü hakikaten kabahatliydim. Yalnız, doğruluğun serkeşlikle tefsiri pek gücüme gidiyordu.
229 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.