Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Olric YFG

Olric YFG
@YurdagulFikriye
Geleceğin matematik öğretmeni bir kitapsever...
Şu işe bakın ki, yarını bugünden daha güzel kılması gereken aydın, bilime gelince çuvallıyor. Bilimin b'sinden bile haberleri yok! Hele "bilimlerin kraliçesi" matematikten ödü kopuyor, öcü gibi bakıyorlar. Salt ödü kopmuyor, okumayı, öğrenmeyi reddediyor ve bundan da apaçık gurur duyuyorlar. Kimbilir, belki de aydın, matematiği kötü olan insana denir!
Reklam
Galilei'den günümüz eğitim sistemine gönderme
Matematik kuralları ezberleterek ya da mekanik işleyişler geliştirerek öğretmeye çalışan öğretmenler var. Bunlar yeteneksizdir ve öğretmenin böylesi pek değer taşımaz. Gerçek öğretmen en çok öğrencisinin anlamasını sağlamakla ilgilidir. Öğrencisine "düşünmeyi öğretmeye" çalışır. Öğrendiğini gerçekten anlamak yerine sadece formülleri öğrenenler, bu formülleri kullanmayı bile doğru dürüst beceremezler. Çünkü insan doğru hesap yapabilmeyi ancak düşünmekle başarabilir.
Galilei ile Bayan Niccolini'den bir sohbet
Galilei: Doğanın temel yasaları matematiksel formüller olmaksızın ifade edilemez. "Muhteşem Doğa" kitabı ancak onun yazıldığı dili bilenler tarafından okunabilir ve bu dil de "matematik"tir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsanlar istedikleri dili öğrensinler, ama eğitim bir ülkenin kendi diliyle yapılır. Az bilenlerin hiç bilmeyenlere öğrettiği bilim, bilim değildir..
GENÇLER, Türkiye' de adet haline gelmiş göstermelik işlerden kaçının. Sırf üniversite bitirdi desinler diye, ananız babanız Amerika'da mastır yaptı diye öğünebilsin diye yükseköğrenime gitmeyin. Sonunda ancak kendinizi kandırırsınız. Temel gayeleriniz, kendinizin ufak çıkarları ötesinde, kendiniz dışında, bu ülke, bu ulus, Türk dünyası, Avrasya, insanlık için olsun. Yüksek hedefleriniz için çalışın. O zaman, kendi durumunuz da kendiliğinden düzelecektir. Maddiyat ile maneviyati dengeleyin. Formülünüz 'bilim' + 'gönül'dür. Bu iki kanadın biri eksik olursa ne kendinize ne de insanlığa hayrınız dokunur.
Reklam
Anlatsam Geçer Mi?
her günü iki gün gibi yaşamak da bundan bittiğini sandığımız her gün başa sarıyoruz acıları ne kadar iyileşmek istediğimi ne kadar iyileşmek istediğinden bilirsin çok sesli bir şüphe korosu hiç susmuyor beynimin duvarlarında dağlı taşlı bir eko yine canın yanacak diye ip atlayan 16 milimetre korku filmi çocukları ter içinde uyandığım sabaha karşı dörtleri bir daha hiç uyuyamadığım uyuyamadıklarım intiharın eşiğinden döndüğüm o otel odası anlatsam geçer mi daha çok anlatsam daha uzun anlatsam geçer mi hem yazıyla hem rakamla yazsam duvarlara çivi ile çaksam bütün kabiliyetsizliğimle resmini yapsam geçer mi sulara bağırmak istiyorum gelcen mi
istediği gibi biri olamadım diye kaybettiğim kim varsa yolu açık olsun
her şeyi bırakmaktan korkuyorum, kum yığını gibi unutulmuş bir arazide atlanmaktan camlara çıkmış ellerimin izi imdattan mı? bir alev yükseliyor odalardan gece ilerleyince sesleniyor duygular cümleden muaf başa gelen bu diyorum kurduğum doğrudur içimdeki var gücüyle koşuyor sona sormuyor bana aslinda kim olduğum
Uyumadan önce aklıma Nazım'dan iki dize düşüyordu hep; Şarktan geliyorum/Şarkın isyanını haykıraraktan geliyorum.
İbn Haldun ne kadar haklıymış diye düşündüm, coğrafya kaderdir derken ne kadar haklıymış!
Reklam
Her insanın içinde iyi ve kötü, yan yana durur. Hangisini beslersen o galip gelir.
Doğu'nun bilginleri Batı gibi kitapla değil, sözle, şiirle, menkıbeyle, meselle konuşur.
Sanki varoluşumuz, yaşamımız birtakım anlamsız, saçmasapan rastlantılara bağlı değil de daha derin ve kavrayamadığımız bir anlamı varmış gibi duyumsarız ve itiraf etmesek bile herkesin hoşuna gider.
Solundaki dükkânın kapısında duran bakkal, — Bir şey mi arıyorsunuz beyim? diye sordu. — Evet! Eski bir koku, dedi. — Buralarda bulamazsınız. Caddedeki eczaneye sorun bir kere.
Sustu. Konuşmak gereksizdi. Bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti. Biliyordu; anlamazlardı.
66 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.