Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zafer Çimen

Zafer Çimen
@Zafercimen
Fotoğrafçı
6 okur puanı
Aralık 2018 tarihinde katıldı
192 syf.
·
Puan vermedi
Tanrı'yı Gören Köpek
Tanrı'yı Gören KöpekDino Buzzati
8/10 · 1.545 okunma
Reklam
Genel olarak bütün sıkıntıları yadsımak, bunların ortadan kaldırılması gereken şeyler olduğunu düşünmek [en büyük ahmaklıktır], böyle bir düşünce taşımak... insanı ancak felakete götürür... üstelik kötü hava şartlarını tümüyle ortadan kaldırmayı savunmak kadar da aptalcadır.
Sayfa 300Kitabı okudu
Nietzsche'nin pek sevdiği Montainge, Denemeler'in son bölümünde, yaşama sanatını iyi icra edebilmek için kişinin, çektiği acılardan faydalanmayı bilmesi gerektiğini söylüyor: "Eğer bir açıdan kaçınamıyorsak o acı çekmeyi öğrenmeliyiz. Dünyaya da, kendi yaşamımıza da armoni açısından bakarsak, seslerin her zaman uyumlu olmadığını, bu armonik yapı içerisinde hoş tonların da sert tonların da, diyezlerin de ve bemolilerin de duyulduğunu, bazı seslerin yumuşak ve rahatlatıcı ötekilerin ise rahatsız edici olduğunu görürüz. Eğer bir müzisyen yalnızca bunların bazılarından hoşlanırsa nasıl şarkı söyleyebilir? Müzisyen bu ses ve tonların hepsini birden kullanmayı, bunları bir araya getirmeyi bilmelidir. Biz de yaşamımızdaki iyi ve kötü şeylere böyle bakabilmeliyiz; çünkü iyi şeyler de kötü şeyler de aslında aynı özdendir, bizim yaşamımızı aittir." Derken yaklaşık 300 yıl sonra, Nietzsche aynı düşünceyi dile getiriyordu: "Keşke verimli tarlalar olabilsek, o zaman derinliklerimizde hiçbir şey kullanılmadan kaybolup gitmezdi; o zaman her olaya, her nesneye, her insana kucak açar, bunları toprağımızın gübresi bilirdik."
Sayfa 276Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Deneyimler
Neden? Çünkü hiç kimse deneyimler yaşamadan büyük sanat yapıtları yaratamaz; birdenbire iyi bir mevkiye gelemez, ilk denemesinde harika bir aşık olamaz; ilk başarısızlığımızla sonra elde edeceğimiz başarılar arasında geçen süre zarfında, bir gün olmak istediğimiz insan ile o anda olduğumuz kişi arasındaki boşluk kapanana kadar mutlaka acılarla, huzursuzluklarla yüz yüze gelir, kıskançlık duyar, aşağılanırız. Acı çekeriz çünkü mutluluğumuz için gerekli olan şeyleri bir anda doğru oranlarda bir araya getirip harmanlayamayız.
Sayfa 265Kitabı okudu
Mutluluğa ulaşma
Mutluluğa ulaşmanın, yaşamdan tatmin olmanın yolu, acıdan sakınmak değil, acıyı doğal bir şey, iyi olana erişmek için çabalarken karşımıza mutlaka çıkacak bir basamak olarak görmekti.
Sayfa 259Kitabı okudu
Reklam
Evlilikte asıl istenen şey
Zamanla bizi reddeden kişileri de affetmeyi öğrenmeliyiz. Sonuçta ayrılmamız onların yaptığı bir seçimin sonucu değildi. Bir insan bir başkasına, daha fazla yalnız kalmaya ve zamana ihtiyacı olduğunu, bağlanmaktan ya da yakınlaşmaktan koktuğunu beceriksizce ifade etmeye çalışırken aslında, yaşam iradesinin bağımsız davranarak onun adına verdiği olumsuz kararı bildirmek için uygun yollar arıyordur. Bizi reddedenlerin mantıkları bizim niteliklerimizi takdir ediyor olsa da yaşam iradeleri bunu görmezden gelir ve onlara nihai kararını hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak biçimde -yani bize karşı cinsel istek duymalarını engelleyerek- bildirir. Üstelik bu kişiler bizden daha az zeki olanları çekici buluyorlarsa, bu onların sığ olduğu anlamına gelmeli. Schopenhauer'ın dediği gibi şunu hiç unutmamalıyız: "Evlilikte asıl istenen şey zekice sohbetlerle hoş vakit geçirmek değil, çocuk dünyaya getirmektir."
Sayfa 240Kitabı okudu
Reddedilme
Filozof niçin aşık olduğumuz konusunda pek de iç açıcı olmayan açıklamalar yapmış olabilir ama bu açıklamaların içinde reddedildiğimiz zaman kendimizi nasıl teselli edeceğimiz bilgisi de saklıdır. Tesellimiz acımızı normal olduğunu bilmektir. Yalnızca birkaç gün boyunca umut beslediğimiz şey gerçekleşmedi diye bu kadar büyük bir mutsuzluk içine düştüğümüz için şaşırmamalıyız. Bizi çocuk yapmaya götürecek kadar büyük bir gücün -amacına ulaşmadığı zaman- yıkıma yol açmadan yok olup gideceğini düşünmek mantıksız olur. Aşk, düşleyebileceğimizden de büyük bir mutluluğu bize vadetmedikçe, bizi türün devamını sağlamak gibi ağır bir yükün altına sokamaz. Reddedildiğimiz zaman canımızın bu denli çok yandığına şaşırmak, Bu anlaşmanın kurallarını unutmak demektir. Çektiğimiz acıların, bu kadar derin bir üzüntü duymanın garip olduğu yolundaki iddialarla daha da artmasına izin vermemeliyiz. Eğer böylesine derin bir üzüntü duymuyorsak, işte o zaman bir şeyler eksik kalmış demektir.
Sayfa 239Kitabı okudu
309 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 günde okudu
Felsefenin Tesellisi
Felsefenin TesellisiAlain de Botton
8.7/10 · 3.424 okunma
Aşk yanılgısı, türün çıkarı.
Aşk insanları ... cinsel çekim olmasa, nefret edecekleri, hor görecekleri, hatta tiksinti duyacakları kişilere doğru yönlendirir. Ancak türün iradesi bireyin iradesinden çok daha güçlü olduğu için aşık kendisine itici gelebilecek bütün bu özellikleri görmezden gelir, her şeye gözlerini kapar, her şeyi yanlış değerlendirir ve tutkusunun yöneldiği nesneye iyice bağlanır. Kısacası bu insan büyük bir aldanış içindedir, çünkü türün iradesi doyuma ulaşır ulaşmaz tutku ortadan kalkacak ve ona yalnızca hiç hoşlanmadığı bir hayat arkadaşı kalacaktır. Aklı başında, hatta üstün nitelikli adamların cadaloz, şeytan gibi kadınlara bağlandıklarını görüp bu adamların nasıl böyle bir seçim yaptıklarını anlayamayız ya; işte bu ancak yukarıda söylenenlerle açıklanabilir... Bir aşık evlendiği kişinin gelecekte kendisine yalnızca mutsuzluk getirecek bazı karakter özelliklerini, kusurlarını önceden açıkça görmesine ve bundan rahatsızlık duymasına karşın korkup kaçmayabilir... çünkü aşık her ne kadar kendi çıkarını gözettiğini sanıyorsa da, aslında kendi çıkarını değil, henüz dünyaya gelmemiş olan üçüncü bir kişinin çıkarını gözetiyordur.
Sayfa 236Kitabı okudu
Aşk
Schopenhauer'a göre, her önümüze gelene aşık olamayız çünkü herkesle sağlıklı çocuklar yapamayız. Yaşam irademiz bizi, güzel ve zeki çocuklar dünyaya getirme şansımızı yükseltebilecek kişilere doğru iter. Aşk, yaşam iradesinin ideal eşi keşfedip, bu bilgiyi bilincimize iletmesinden başka bir şey değildir.
Sayfa 234Kitabı okudu
Reklam
İrade
Karşımızdakinden telefon numarası isterken aklımıza nadiren türün devamına ilişkin bir düşünce bulunması bu kurama itirazda bulunmamıza yetmez. Schopenhauer'a göre, benimiz bilinçli ve bilinçdışı ben olmak üzere iki parçaya bölünmüştür. Bilinçdışı beni, yaşam iradesi yönetir. Bilinçli ben ise yaşam iradesine boyun eğmek zorundadır; üstelik yaşam iradesinin planlarından genellikle haberdar değildir. Bilinçli ben bağımsız olmaktan çok, üremekten başka bir amaç gütmeyen, baskın yaşam iradesinin yarı kör hizmetkarıdır: [Akıl] iradenin karar vermek için yaptığı gizli toplantılara giremez; tabii ki [akıl] iradenin sırdaşıdır ama her şeyi de öğrenmesi mümkün değildir. Akıl ancak üremeyi gercekleştirmek için kendisine yetecek kadarını öğrenir. Bunun da fazla bir şey olduğu söylenemez: [Akıl] ... kendi iradesinin asıl niyetlerini, gizli kararlarını çoğundan habersizdir. Yani, birini bir kez daha görmek için bilinçli ve çok yoğun bir istek duyuyoruz, ama aslında bilinçdışında bir güç bizi üremeye, bir sonraki kuşağı yaratmaya doğru itiyor.
Sayfa 231Kitabı okudu
Aşk maceralarının nihai amacı?
Bu kadar gürültü patırtı niye? Nedir bu acele, bu çırpınış, bu acı, bu çaba?.. Niçin böyle önemsiz bir şey bu denli büyük bir rol oynuyor hayatımızda?.. Burada söz konusu olan aslında hiç de önemsiz bir şey değildir; tam tersine, içtenlikle gösterilen bu çaba, bu gayretkeşlik meselenin önemine uygun düşüyor. Bütün aşk maceralarının amacı... aslında insan hayatındaki bütün öteki amaçlardan çok daha önemlidir; dolayısıyla bu amaca yönelenlerin büyük bir ciddiyetle haraket etmelerini de haklı çıkarır niteliktedir. Öyleyse nedir bu amaç? Ne iletişimsel, ne cinsel bir rahatlama, ne birbirini anlama ne de eğlencedir asıl amaç. Romantizm insan hayatına hükmeder çünkü: Bütün aşk maceralarının nihai amacı bir sonraki kuşağın olur oluşturulmasından... insan ırkının gelecekteki varlığının sağlanmasından ve özel yapısının belirlenmesinden başka bir şey değildir.
Sayfa 230Kitabı okudu
Yaşam iradesi
Montaigne'e göre, aslında zihnimiz bedenimizin kölesiydi ama biz kibirli olduğumuz için bunun tam tersine inanıyorduk. Schopenhauer da bu görüşe katılıyordu. Ancak Schopenhauer bu düşünceyi daha da ileri götürdü. Mantığın bedene yenik düşmesini zayıf örneklerle açıklamaya çalışmak yerine, mantığımıza tümüyle hükmeden, mantığın bütün planlarını bozan, bütün yargılarını çarpıtan güce "yaşam iradesi" (Wille zum Leben) adını verdi. Yaşam iradesi, insanın doğasında var olan bir hayatta kalma ve üreme güdüsüydü. Yaşam iradesi sayesinde en ağır bunalımı geçirenler bile, bir gemi kazasına uğradıkları ya da ölümcül bir hastalığa yakalandıkları zaman hayatta kalmak için savaşıyorlardı. Yine yaşam iradesi sayesinde, en aklıyla haraket eden, en kariyer düşkünü insanlar bile gülücükler dağıtan bir bebek karşısında yumuşayıp baştan çıkıyorlardı; zaten bebek görünce eriyip bitmeseler bile bir gün nasılsa çocuk sahibi olacak, çocuk doğunca da onu delice seveceklerdi. Uzun bir tren yolculuğu sırasında güzel bir yolcu görünce insanın aklının başından gitmesine yol açan da yine yaşam iradesiydi.
Sayfa 229Kitabı okudu
Alıntılar
Kendi düşüncelerimizi ulaşamadığımız bir açıklık ve kesinlikle ifade edebilmiş yazarlardan alıntılar yapmak bize cazip gelir çünkü bu kişiler sanki bizi bizden daha iyi tanıyor gibidirler. Onlar, kafamızın içinde utangaç bir kenara sinmiş düşünceleri kısa, öz ve şık cümlelere dönüştürmeyi başarmışlardır. Yazdıkları kitapların sayfa boşluklarını notlarla doldurur, nerede kendimizden bir parça bulursak oranın altını çizer, bizim düşüncelerimizi ifade ettiğini düşündüğümüz her şeyi ödünç alırız. Özellikle de bu yapıt antik döneme ait giysilerin giyildiği, hayvanların kurban edildiği bir çağda kaleme alınmışsa. Bütün bunları yaparken sanki bu sözler bize kim olduğumuzu hatırlattığı için onlara olan minnettarlığımızı gösteremeye çalışırız.
Sayfa 198Kitabı okudu
190 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.