Her gördüğün O'dur, ama hiçbiri O değildir. Tokat gibi iner yüzüne... Dışarı çıkıp hava almak istersin, ciğerlerin solusun bir nebze istersin ve bir koku gelir, onun kokusu, ciğerin solar... Darmadağınık bir halde kalakalırsın. Yakalandığın şeyden kaçamazsın, kaçarak kendini kandıramazsın. Bir banka oturursun, etrafı izlersin ama izlediğin etraf değildir, anılarınızdır. Bir çift görürsün bir kelime çalınır kulağına, aynen O'ndan duyduğun kelimedir, seni götürür o AN'A bırakır. Çıkamazsın, kurtulamazsın O'na sıkışıp kaldığın labirentten... Unuttum dersin, geçmişte kaldı dersin, bitti gitti dersin ve takvim çarpar yüzüne ilk tanıştığınız günü, doğum gününü... Vazgeçtim dersin, telefon titrer, bir mesaj gelir, O'ndan mı acaba hissi ellerini titretir. Geçemezsin, bırakamazsın, unutamazsın... Yollar artsa, yıllar artsa, bir başkası girse hayatına UNUTAMAZSIN... ÖLSEN UNUTAMAZSIN, yaşadığın sürece illa bir şeyler bir şekilde HATIRLATIR ... O'NU...