İnsanlık tarihinde asla değişmeyen Aşk duygusunun yalnızca karakter isimleri değişmiştir. Kimisi; Ferhat ile Şirin der, kimisi; Aslı ile Kerem, kimisi kürt edebiyatından; Mem û Zin, kimisi ingiliz edebiyatını konuşturur; Romeo ve Juliet...
Hepsi de aşk yaşadı, kara kaş kara göze tutulmak değildi, boy-bos'a aşık olmak da değildi bence, ince bel, güler yüz, tatlı dil, güzel yüz.... Bunların hiç biri değildi aşk duygusunu uyandıran.
Kalplerin birbirine ısınması diye bir kavram vardır, ruhların birbirini tanıması vs... Bence bu aşkların en önemli noktası bunlardı, yani sevdiğinin dış görünüşünün ne olduğuyla zerre ilgilenmeyen insanların bu duyguyu daha doruk bir noktada yaşadıklarına inanıyorum. Aslında bakılacak olursa hep birbirini sevmeyen ailelerin birbirine aşık çocukları gelmiştir dünyaya. Acaba Aşkı aşk yapan yasak oluşu muydu asıl?
Bir ingiliz edibiyatçısı kadar bir Türk edebiyatçısı da buna inanmış, bir kürt edebiyatı da bunu yaşatmıştır.
Birbirinden nefret eden iki soylu düşman aile, ve birbirine delicesine aşık Romeo ve Juliet. İki düşman aileden çıkan 2 büyük aşk. İmkansızlığına inanarak yürekte cesaret bulan bu duygu eşsizliğini korumayı başarmıştır tarih boyunca. Bir efsane gibi dillere düşen, bir roman gibi kaleme alınan, bir tiyatro eseri gibi sahnelerde oynatılan eşsiz duygu...
Shakespeare'nin eserlerini her zaman tutkuyla okuyacağım...
♡
Sevgiyle okuyun...