Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

ZEYNEP

ZEYNEP
@Zeyneptasx
Schopenhauer’in çok zengin bir sofra başında intiharı övdüğünü sık sık anlatıp gülerlermiş
Akdeniz Tıp
Antalya
29 Temmuz 2001
348 okur puanı
Haziran 2017 tarihinde katıldı
Sartre: “Artık biliyorum.Şeyler göründükleri gibi, onların ardında hiçbir şey yok.” dediğinden beri felsefe epey bir yol katetmiştir
Reklam
Tekrardan inanabilmek Tanrı’ya… Sanırım tek huzur oradadır.
Niçin ille de iyi olmalı insan?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsanlar tek aradığımızın hayatın anlamı olduğunu söylüyor, bence aradığımız şey, hayatta olma deneyimi.
benim tanrıçam doğadır onda başlar, onda huzur bulur ve yine onda son bulurum
Reklam
zengin koca bulmak üzerine kurgulanmış bu kitabı yarım bıraktım çünkü bana hiçbir şey vermedi
Mehmet Kesdal

Mehmet Kesdal

@Kesdal
·
07 Ekim 2017 21:05
Zengin koca bulmak üzerine kurgulanmış bu kitabı okudum .Tamam. Peki bana ne verdi? Hiç. Bugünkü değer yargılarımla, kitaba yaklaştığımda, kitabın klasik olamıyacağı kanaatine vardım. Sanat yok sanat.
insanın ya bir tanrıya ihtiyacı vardır ya da sıkıntıdan kendini öldürmesin diye aklını oyalayacak uğraşlara...
Gün gelir de pişman olursanız bile asla özür dilemeyin.
Hayatı hakkıyla yaşamak, hakkıyla acı çekmek değil midir?
Dostoyevski'yi okuduktan sonra gelen, artık hiçbir kitaptan tatmin olamama hissi...
Reklam
Ve ne kadar inkar etse de insan, yapılan bir hata sonucu yeniden başlamak ister; hayata, aşka ve insanlara…
Hatalarıyla barışık olduğunu ve onlar sayesinde güçlendiğini söyleyen insanlar var. Böyle biri olmak için hayatın anlamını henüz yitirmemiş olmanız gerekir şayet anlamı silinmiş bir hayat, ruhunun derinliklerini yakan aptallıklarını basamak yapıp yukarıya çıkamaz. Akıllı bir insan, yapılan hata sonucu acı çeker, yaradılışından ötürü buna yükümlüdür çünkü. Ve ne kadar inkar etse de insan, yapılan bir hata sonucu yeniden başlamayı ister;hayata, aşka ve insanlara…
Aşk her an ateşkes yapmaya hazır bir muharebedir. Lakin şunu unutmamak gerekir ki; aşkta insanı cezbeden muharebe dönemidir.
Schopenhauer: Doğuştan gelen tek bir yanılgı vardır, o da mutlu olmak için burada olduğumuzu sanmamızdır. Freud: İnsan mutlu olmak ister, bu yüzden berbat haldedir. Camus: Dünyaya mutlu olmak için geldiğimize asla inanamam.
Aşk o kadar mükemmel bir şeydir ki, bu dünyaya uğramış olması bile düşünülemez.
Tanrı’yı reddedip evrendeki konumunuzun, dolayısıyla acizliğinizin farkına varınca yapabileceğiniz tek iş ölmektir. Farkında olmadan ezdiğiniz bir karıncayı hatırlayın; ölürken bile, ürünü olduğunuz doğa için, o karıncadan daha değerli olmazsınız. Doğa bizi, bütün canlıları, umursamaz bir tavırla çöplüğüne atar ve yerine yenilerini koyar.
Reklam
varoluşumuz düşüncemizden önce gelir Sayın Descartes
Birbirleriyle başarılı şekilde sinaps yapan nöronlara sahibim, öyleyse düşünüyorum. (gerçi kendimizi nöronlardan ibaret görmek de kendimize karşı büyük saygısızlık gibi geliyor)
insan varoluşu gereği trajediye mahkumdur
İnsanın aklının ermediği, asla anlamlandıramadığı bu dünyaya, aynı şekilde aklının ermediği, yüce bir güç tarafından yargılanmak maksadıyla getirilmesi; tamamen tesadüfi olarak burda bulunduğu, haliyle burda hiçbir amacı olmadığı senaryosundan daha aşağılayıcı ve umut kırıcıdır. Bunun yanında senaryo ne olursa olsun insanın trajedisi var oluşuyla başlar. Bu dünya üzerinde var oluşumuza dair kurgulanmış her senaryo başlı başına bir trajedidir.
"Ölüme, yoksulluğa, bilgisizliğe çare bulamayan insanlar, mutlu olmak için bunları hiç düşünmemek gerektiğini anladılar." -Blaise Pascal-
Elindeki bu varoluşla ne yapacaksın?
Hayatın yaşamaya değer olup olmadığı konusunda yargıda bulunmadan önce, aşkın ne olabileceği konusunda bir karara varmak gerekir.
Dünyayı dolduran ahlak ve eşitlik budalaları
Reklam
Bütün felsefi zırvalıklar tek bir temele dayanır: var oluşun sebebi. Mutlu bir insan, hayatı boyunca gizli gizli arar bu sorunun cevabını. “Bulantı” cevap aramayı bırakıp varlığınızla baş başa kaldığınızda başlar nitekim var olmanın dayanılmaz ağırlığını bırakır omuzlarınıza.
Şüphesiz ki ahlaksız bir vicdansızlık, ahlaklı bir zavallılıktan iyidir. Ama ahlaksız kötülerde bile tiksinti uyandıracak taraflar vardır: İnsan alçaklık yaparken bile şerefli olmalı!
Çoktan varlığının nedenini unuttu insan, Evren bile mevcudiyetinin nedenini unuttu. O kadar uzun süre mağaraya dönük yaşadı ki bu insanlar, Bir şeyi unutur oldular: Hakikati.
İnsanfillerin, insankarıncaları yönetmeyi bugünkü kadar iyi bilmedikleri zamanlarda din adında safsatalar çıkmıştı ortaya. Gerçek anlamda özgür kalmaktan ve düşünmekten korkan insanlar bunları onlar adına yapabilecek birilerini buldukları için sevinmişlerdi. Aslında bulmamışlardı, kendileri yaratmıştı. Bu safsatalar onlara neyin iyi neyin kötü olduğunu söyledi, düşünme yeteneklerini köreltti. Ulu tanrıları onlara çok değerli olduklarını evrenin onlar için yaratıldığını söyledi. Bundandır ki insanlar kendilerine çok değer verdi, doğayı görmez oldular. Mutlu olduklarını sandılar hep. Zamanla yöneticiler bu işi iyice öğrendiler, din kisvesi altından çıktılar. Sonuçta insanlar için düşünecek, yönerge verecek birileri vardı ortada. İşte bu yüzden insanlar tanrıları yarattıkları gibi öldürmeyi de bildiler.