Zeynep

İleri tanrı anlayışına erişen Türkler, aynı zamanda, rûhun ebediliğine ve bunun zaruri bir neticesi olarak da Ahiret hayatına, iyilik ve kötülüklere dair bir hesabın verileceğine de inanıyorlardı. Bu sebeple Türkler, bir çok eski kavimler gibi, mesela Orhun kitabelerinde kaydedildiği üzere kağan ve beyler ölünce ruhlarının bir kuş gibi göğe, Tanrı'nın yanına uçtuğunu (uça-bardı) kabul ediyorlardı. Eski Türkçede "uçmak" kelimesinin aynı zamanda, cennet manasına gelmesi ve İslâm devrinde bu mefhumu ifade için kullanılması sebebi de budur. Bunun gibi kötü ruhlar da yer altına gider, ki buraya da tamuğ deniliyordu ve İslâm devrinde cehennem karşılığı olarak kullanılıyordu.
Reklam
Sekçuklular İslam olunca ve ata yurdlarından İslam ülkelerine gelince İslam yazısı Türkler arasında yayılmağa ve hakim olmağa başladı. Esasen yazı ile din ve medeniyet arasında daima sıkı bir müvazilik ve münasebet bulunduğunu tarih göstermektedir.
Bir rüya bir kere tabir edildi mi, o muhakkak surette artik beyin Su'yuna kaydedilir. Bilim buna alt bellek der ve bu dakikadan itibaren beynin o Su'yu okur ve sen bunu yaşarsın. Yani kötü tabir edilen rüya tabir edildiği şekilde olmasa da yine de kötü bir olayı başına getirir. Buna yanlış tabiri alt belleğine kaydeden beynin sebep olur. Sen de tüm bunlara kader dersin ama şimdi sana bu rüyanın gerçek yorumunu söylüyorum. Yanlış tabirin kayıtlarını gerçeği öğrenen beynin kolayca siler. Bu rüyaların sırlarındandır

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Rüya aleminin giriş kapısı yalansızlıktır. Sözlerde, kelimelerde yalan olmamasıdır. Bu kapıdan herkes girer amma geri dönerken yine aynı kapıdan döneceği için sözlerinde yalan olanlar, burada gördükleri mucizeleri geri getiremezler, hayatlarına taşıyamazlar. Yalan sözler, rüyaları anlaşılmaz remzlere ve sembollere dönüştürür. Yalan konuşursan sabah olup uyandığında melekut aleminin mucize bilgilerini anlaşılmaz olaylar, garip maceralar olarak remzlerle hatırlarsın," Muhyiddin Arabi Hazretleri özel tefsirinde diyor...
Kullandığımız kelimeler biz farkında olmasak bile yavaşça kaderimiz oluyordu ve yaşamımızda ağır imtihanların başlamasına sebep oluyordu. Bu Ledün ilminin sunduğu bir sır olsa da Tekin kelimeler karşısında beyin Su'yunun verdiği tepkiyi araştırmaları sonucunda görmüştü. Ses dalgalarına tepki vererek kendi alfabesiyle kaydeden bu Su'yu beynimiz okuyarak algıladıklarını bilinçaltı dediğimiz mekanizmayla arşivliyordu. Bu gerçekleştikten sonra hem rüya aleminde hem de bu dünya hayatında yaşanacaklar şekilleniyordu.
Reklam
Reklam
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.