olacak ne dedikse
olacak bütün bunlar
olacak güzel anam
tatlı bacım
kardeşim
olacak bütün bunlar
"kısa çöp uzun çöpten hakkın alacak"
bu dünya kalmayacak
harâmilere!
buludu yok yağmuru yok yeli yok
kalmış vatan çırılçıplak ortada
ne bakınıp durursunuz bre gözsüzler
ne söylenip durursunuz bre dilsizler
ormanı yakan alçak
buludu yakan deyyus
gezip durur sokakta
daha ne durursunuz
yapışın yakasına!
3 Haziran 1963. Duyuyorum ki Nâzım Hikmet ölmüş. Bir sanatçı için, böyle bir haberi soğukkanlılıkla karşılamak olanaksız! "Hava leylak ve tomurcuk kokuyor/ uy anam anam/ haziranda ölmek zor" dizeleri dökülüyor dudaklarımdan
"saçlarıma ak düştü"
uygun bir ad bulamadım şu benim hallerime
ağlayınca çocuklaşan
kızınca kaplanlaşanım
okşanınca kedileşen
vurulunca itleşenim
su görsem balık olur deryalaşırım
yel estikçe domur domur domurur kanatlarım
turnalaşırım
yıllar var ki ter içinde
taşıdım ben bu yükü
bıraktım acının alkışlarına
3 haziran '63'ü
bir kırmızı gül dalı
şimdi uzakta
bir kırmızı gül dalı
iğilmiş üzerine
yatıyor oralarda
bir eski gömütlükte
yatıyor usta
bir kırmızı gül dalı
iğilmiş üzerine
okşar yanan alnını
bir kırmızı gül dalı
nâzım ustanın
"uyarına gelirse
tepemde bir de çınar"
demişti on yıl önce
demek ki on yıl sonra
demek ki sabah sabah
demek ki "manda gönü"
demek ki "şile bezi"
demek ki "yeşil biber"
bir de memet'in yüzü
bir de güzel istanbul
bir de "saman sarısı"
bir de özlem kırmızısı
demek ki göçtü usta
kaldı yürek sızısı
geride kalanlara
havada tüy
havada kuş
havada kuş soluğu kokusu
hava leylâk
ve tomurcuk kokuyor
ne anlar acılardan / güzel haziran
ne anlar güzel bahar!
kopuk bir kol sokakta
çırpınıp durur
orhan kemal'in güzel anısına
işten çıktım
sokaktayım
elim yüzüm üstümbaşım gazete
sokakta tank paleti
sokakta düdük sesi
sokakta tomson
sokağa çıkmak yasak
sokaktayım
gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
yaralı bir şahin olmuş yüreğim
uy anam anam haziranda ölmek zor!