İnsanların bir kısmı bu kitapta gerçek aşkı ve tutkuyu gördüklerini, yarım günde okuyup bitirdiklerini iddia ediyorlar: tüylerim diken diken oluyor. Okuduğum en kasvetli kitaplardan biri. İlk okuduğumda da beni germişti, yine iliklerime kadar gerilerek ve ruhumdaki tüm neşeyi ve huzuru kaybederek okudum. Bana göre, kitaptaki tüm karakterlerin ruhu hastalık ve ıstırap dolu. Birbirleri ile ilişkileri anlamsız, dengesiz ve kin dolu. Aylarca elimde süründü, inat ettim de bitirdim. Başladığım kitabı bitirmek zorunda hissetmek gibi bir obsesif bozukluğum olmasaydı, birinci bölümden sonrasını bile okuyamazdım. Aşkları nefrete dönüşen ve "sevdiklerini" "nefret edilesi" insanlara dönüştüren, tuhaf bir gurur anlayışları olan karanlık karakterlerle dolu bir kitaptı benim okuduğum. Bir satırından dahi keyif alamadım. Literatürde İngiliz edebiyatının en güzel örneklerinden biri olarak betimlenen bu romanın benim üzerimde sanayi devri İngiltere'si gibi karanlık, isli puslu ve insanı tüketen bir etkisi oldu. Anlatımın gücü ve karakterlerin derinliği açısından muhakkak ki en iyi örneklerden biri ama yine de bunlar benim için kitabı güzelleştirmeye yetmedi. Bittiği için çok mutluyum. Bir süre Bronte okumaya cesaret edemeyeceğimi düşünüyorum.