Musibet isabet ettiğinde, söylenmesi hem Kur'ân-ı Kerim'in emri hem de Efendimizin sünneti olan 'Inna lillahi ve inna ileyhi râci'ün (Bakara, 156) ifadesi, biz Allah'a aidiz ve O'na döneceğiz, anlamına gelmektedir.
Bazı insanların ısrarla var olmalarını diledikleri halde sonradan, doğurmaz olaydım, dedikleri çocukları, rastlamaz olaydım, dedikleri eşleri, başlamaz olaydım dedikleri işleri yok mudur?
Necip Fazıl, Bir Adam Yaratmak'ta şöyle özetler: "Yaşamıyoruz. Resimlerimiz, fotoğraflarımız kadar yaşamıyoruz. Mendilimiz, gömleğimiz, potinlerimiz kadar yaşamıyoruz..."
İçten içe hep başkalarına yakıştırır ölümü. Çünkü gazetelerde okuduğu hep başkalarının ölümüdür. Çünkü romanlarda hep başkalarının ölümü vardır. Filmler hep başkalarının ölümlerini anlatmıştır. Şiirlerdeki ölüm, hep bir başkasınındır.
Ama insan, meğer aldanmışım derken bile kendini aldatmaktadır. Bir gün ben de toprak olacağım, dediğinde bile, toprak olacak kişi imgesine kendisini yerleştiremez. Kendi yerine, ona birçok yönden benzeyen ama kısmen benzemeyen birini bulup toprağa hayalen gömer. Bazen o yalancı imgenin boy uzunluğunda küçük bir fark, bazen saç renginde bir değişiklik, bazen de duruşunda bir başkalık oluşturarak, kendisine ait zannettiği o cenazeyi, tefekküründe, küçük detaylardaki rötuşlar sayesinde bir başkasına çevirir. Dışarıdan kendi ölümünden bahsediyor gibi görünse de esasında hep başkasının ölümünü anlatmaktadır. Dublör kullanmaktadır yani, kendi ölümünü düşünürken...
İyiliklerinin karşılığı bu dünyada veriliyor ancak cezaları sürekli ahirete bırakılıyordur. Böyle birinden daha talihsiz kim olabilir. İşte buna 'istidraç' denilir. İstidraç, nimet görünümüne bürünmüş ilahi cezadır (Bk. Kalem, 44 - Araf, 182).