"Zehra sevmek ve kendini sevdirmek ihtiyacıyla doğmuş bir çocuktu. Küçükken kedi yavruları gibi sokulgandı. Bir saniye gülümseyerek yüzüne bakmak, hafifçe başını okşamak onu esir etmeye kâfi gelirdi."
"Kitaplarından başını kaldırmıyor,kimseyle ahbap olmuyordu. Kendi yaşında çocuklara mahsus olan neşelerden, hüzünlerden, hoppalıklardan onda eser yoktu, yaşlı başlı bir insan gibiydi. Kalbi bütün sevgilere, ümitlere kapanmıştı."
"Gecenin bir kısmını böyle feryatlarla, gözyaşlarıyla geçiren Meveddet Hanım ertesi sabah en mesut bir kadın gibi, taze ve şen uyanırdı. Yağmur ve fırtına gecelerinden sonra gelen taze sabahlar gibi."