Vay ocağınız bata vay, yakmışlar da kül etmişler bu güzelim ormanı. Yarıdan çoğunu yakmışlar. Vay ocağınız bata, ne istersiniz Allahın dağındaki ormandan?
"Çünkü" dedi, "bazen seninle ilgili tuhaf bir duyguya kapılıyorum; özellikle şimdi olduğun gibi yakınımdayken, sanki sol kaburgamın altında bir yerde bir ip var ve bu ip, senin küçük bedenin aynı yerinde duran benzer bir iple sıkı sıkı ve çözülmez bir biçimde bağlanmış..."