Ben bu ülkede yıllardır bir yabancı gibi yaşamış,öyle eğitim görmüştüm.Çocukken Mardin'deki Lale Sineması'nda gördüğüm kovboylar yerine koymuştum kendimi ama Avrupa'ya ilk çıkışımda kovboy değil Kızılderili,beyaz değil zenci olduğum kafama vurulmuştu.
Birkaç yıl önce okuduğum,adı galiba "Mutluluk" olan romanda denildiği gibi,biz,bu ülkenin okuryazarları,boşluğa düşen bir trapezci gibiydik.Doğu'nun askısını bırakmış ,Batı askısını da yakalayamadan aşağı düşmüştük.
Yetişkinlerin savaştığı, bombalar attığı, birbirini kesip doğradığı, acımasızlığın kol gezdiği bir dünyada gençlerin yurtsever, dine bağlı, terbiyeli olmaları söz konusu değildir.
Hayat bu işte; Hiç bitmeyecekmiş gibi düşünülen, yaşanan o yoğun duygular, bir süre sonra insafsız zamanın gadrine uğrayarak sadece birer anı, giderek soluklaşan, silikleşen birer deneyim olarak kalıyor .