ÇIKIŞ
.
Asya, ailesi ile birlikte Amasra' da yaşamaktadır. Anne ve babası, ablası Kumsal ile tarlaya çalışmaya gitmekte; Asya' da kardeşi Kayra ile birlikte öğlen yemeklerini düzenli olarak onlara götürmektedir. Önce Kumsal evlenir Ertan ile, sonra sıra gelmiştir güzel Asya'ya. Çocukluk aşkı Sıraç' ın askere gitmeden önce
Kabilecilik ile Arap siyasal kültürü ilişkisini yaptığı alan çalışmalarıyla ortaya koymaya çalışan antropolog Philip Salzman, İslam kültürünün İslam öncesi Arap kabile kültürüyle birleşerek antidemokratik otoriter bir kültür yarattığını, bu kültürün de Arap ülkelerinde demokrasinin önündeki en büyük engel olduğunu iddia etmektedir. Salzman'a göre kabile toplumlarnın hayatta kalabilmek için iki şeyi gerçekleştirmesi gerekmektedir. Bunlardan biri daha çok çocuk sahibi olarak nüfus gücünü elde etmek, diğeri ise bu nüfusu besleyebilmek için kaynakları artırmak. Kaynakların artırılması teknolojik gelişmenin olmadığı toplumlarda ancak toprakların genişletilmesiyle mümkündür. Bu sebeple kabile toplumları çatışmacı toplumlardır. Böyle bir ortamda güvenlik çeşitli rakip kabileler arasındaki dengeyle mümkün olur. Diğer kabilelerle arasındaki dengeyi koruyabilmek veya kendi lehine çevirebilmek için kabileler savaşmak zorundadırlar. Varlıklarını koruyabilmek için ötekiyle savaşmak zorunda olmak kabile toplumlarında grup bağlılığını üst seviyeye çıkartmıştır. Herkes kendi ailesi, klanı, aşireti için vardır ve karşı topluluklarla düşmanlık ilişkisi içinde olması kaçınılmazdır. İslam'ın Arap coğrafyasında yayılmasıyla birlikte farklı Arap kabilelerini bir arada tutabilecek bir ortak amaç oluşturulabilmiştir. Fakat bu durum temeldeki çatışmacı mantığı değiştirmemiş, sadece başka bir alana yöneltmiştir. Kabileler arasındaki mücadele ve çatışma kafirlerle mücadele şeklini almıştır. Salzman'a göre bu durum Islam toplumlarının kültürel DNA'larına işlemiştir (2008: 1)
Feride Çiçekoğlu, Vesikalı Şehir'in bir oturuşta, bir film seyretme süresince okunmasını dilemiş.Hikâyesini üç perdelik klasik bir dramatik yapıyla anlatmasını, aynı zamanda da kendi kurduğu yapıyı bozmasını istemiş.ilk bölüm, "Şehrin Zamanı" teknolojiyle bütünleşen şehirli kadının aileye tehdit olarak algılandığı filmleri konu alıyor.1920'lerin Metropolis'inden başlayarak Muhsin Ertuğrul'un Victor Flemming filminden uyarladığı Şehvet Kurbanı'na geçiyor.Şehrin ritminin dişi olduğuna dikkat çekiliyor.
İkinci bölüm olan, "Şehrin Eşiği"nde hem İstanbul'un esas kız olma macerasına hem de üç askeri darbeye yayılan Türkiye'nin modernleşme macerasına dikkat çekiliyor.Mehmet Muhtar'ın İstanbul Geceleri(1950), Lütfi Akad'ın Yalnızlar Rıhtımı(1959) ve Atıf Yılmaz'ın Ah Güzel İstanbul'u (1966) bu bölümün incelenen filmleri.Lütfü Akad'ın Vesikalı Yarim(1968) filminin ihlal filmi olması üzerinde durulup,Vesikalı Yarim'in Sabiha'sının aynı yıllardan Visconti, Antonioni,Varda,Pasolini ve Pakula filmlerinin sokaklarda gezen kahramanları karşılaştırılıyor. Son bölüm olan "Islak Rüyalar Şehri"nde ise 1980 darbesiyle şehrin bir intihar şehrine dönüşmesi,İstanbul'un fahişe kimliğiyle özdeşleştirilmesinin örneklerine yer veriliyor.Ömer Kavur'un Ah Güzel İstanbul'undan (1981) başlayıp, Anlat İstanbul'a uzanıyor.Reha Erdem'in Korkuyorum Anne filminin incelemesiyle son buluyor kitap.
Sinema severlere özellikle tavsiye ederim bu kitabı.
Türk Edebiyatı Dergisi - Sayı 408
editör yazısı
HASBIHAL
Sevgili Türk Edebiyatı okuyucuları,
Bildiğiniz gibi, 2007 yılı UNESCO tarafından bütün dünyada doğumunun 800. yılı dolayısıyla "Mevlânâ Yılı" olarak ilan edildi. Büyük sufi, başta Türkiye olmak üzere birçok ülkede sempozyumlar, sergiler,
İnsan sağlığı ve hastalığı üzerine yeni bir anlayış doğuyor.
Bu anlayış öylesine heyecan verici ve olağanüstü olasılıklara gebe ki, henüz sınanmamış ve onaylanmamış, yani bilimsel bilgi
olarak benim senmemiş de olsa kamuoyunun önüne bu konu ile
çıkma isteğime karşı koyamıyorum.
Bu anlayışın tem el varsayımları:
1. Her birimizin biyolojik