İnsanlara yardım etmek, iyiliklerde bulunmak, üzerimizdeki musibetlere engel olabilecek sadaka türlerinden biridir. Kur'ân'da şöyle buyrulur: "Muhakkak ki iyilik edenlere Allah'ın rahmeti çok yakındır" (A'raf, 56). "İyilikler kötülükleri giderir" (Hud, 114). Hz. Ali, Kümeyl'e yaptığı tavsiyelerden birinde insanlara karşı iyi davranmanın, onları sevindirmenin, kişiyi Allah'ın lütfuna erdireceğini ve onu musibetlerden kurtaracağını ifade etmektedir (Şerîf er-Radî, s. 513; Meclisî, LXXI, 319).
E v l i l i k d i b i t u t m u ş y e m e k l e r d e n v em ge c e y a r ı s ı gi r i l e n d e n i z l e r d e n o l u ş u r, a m a mi k i h a y a t ı b i r h a y a t a d ö n ü ş t ü r e n o küçücükşeylerdir.
Tasavvuf zannedildiği gibi bazı harikulade haller yaşamak, kerametler göstermek değildir. Kuran'a ve Sünnet ölçülerine uymak şartıyla harikulade haller ve kerametler Allahın bir lutfudur.
Ancak tasavvuf ehli bununla meşgul olmaz. Bilir ki bunlarla meşgul olmak gayeye ulaşmaya engel olur.
Kulun gayesi Allah Teala'dır. Tasavvuf ehli Kuran ve Sünnete aykırı şeylerden şiddetle uzak durur. Bu yolun büyüklerinden Mevlana Halid (k.s.) şöyle buyurur: "Bizim yolumuzun yolcusu, zahiren halk ile olup bâtinen Hak ile bulunandır."
Hataylılar, ertesi sabah Türk parasını kullanmak üzere uyanıyorlar. Bütün bunlar, özlenen amaca doğru atılmışşa dımlar. Sonunda 23 Haziran 1939 günü geliyor. Hatay Meclisi heye-c anlı bir oturumla Anavatan'a katılma kararı alıyor Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin H atay'ı ilhak etmesine dair kanunun kabulünden sonra ş enlik lerle 23 Temmuz 1939 tarihinde Hatay, a rdında on dokuz y ıl süren uzaklığı bırakıyor. Remziye Kayacan bunu ş öyle dile getiriyor: ~navatana ka-v uştuğumuzda üç gün üç gece ş enlikler y apıldı. Anavatana k avuşmamızın üstünden neredeyse elli yıl geçti. F otoğraflar bile s arardı, k enarları k ıvrıl d ı, örselendi. K avaslı çayından a ldığımız ordumuzun, tüfekleri çiçekli Tu-nuslu, Cezayirli askerlerin ve bir Atatürk özleyen on beş yaşındaki Tunuslu kızın görüntüleri ve benim onları düşündüğümde duyduğum coşku eski-mek bilmiyor:'