Mütemadiyen araftayız,
Gönlümüzün bizi çektiği bir yer var.
Nefsimizin bizi çektiği bir başka yer var.
Gönlümüz bırakmıyor ki gönül rahatlığıyla eşkiyalık yapalım,
Nefsimiz bırakmıyor ki evliyalığa gücümüz yetsin.
İşte arasına araf diyoruz.
Ne öteler için tam manasıyla varız
Ne buraya tam manasıyla varız, işte onun için araftayız.
Mevlananın güzel bir şiiri var;
Çok uzaklardan geçen bir hayal gibiyim ben,
Çok uzaklarda yürüyen bir adam gibi
Ama yokta sayılmam hani var olan bir şeyim ben..
İşte araf bu...
Şu an burda olmak fakat gönlünle, aklınla, kalbinle aslında burada olmamak...
Başka bir yere ait olduğunu bilmek
fakat o başka bir yer için yaşamanın da hakkını verememek...
İşte bu araf..
Müslüman buralı olmamalı...
Daha doğrusu derdi olan buralı olmamalı...
Madem ağaç gölgesi madem geldik ve gidicez.
O zaman o ağaç gölgesini sahiplenmenin ne âlemi var...
Bu zamanın adı araf...
Bu mekanın adı araf...
Ben tam ordayım...