“eskisi kadar konuşasım yok. ne hissettiğimden bahsedesim yok. hiç kimseyi merak etmiyorum, hiçbir hararetli konuşmayı dinleyemiyorum, hiçbir şey ilgimi çekmiyor. kendimle yalnız kalmak iyi gelecek ama kendimi de bulamıyorum...”
"İnsanoğlu bildiği şeylerden çok bilmediği şeylere inanır. insan bildiğinden değil, bilmediğinden korkar. korku ise yanlış şeylere olan inancı arttırır."
—Montaigne
“Baylar, yemin ederim, her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır; hem de tam anlamıyla, gerçek bir hastalık. Normal bir insanın anlayış gücü çok olmamalıdır.”
Fyodor Dostoyevski | Yeraltından Notlar
Herkes bu kadar düşünceli, bu kadar naif, ince ruhlu, kırılgan ve hakikat için çırpınıp duruyorsa neden "bu çağdan tiksindim" lafını duyuyoruz sürekli?
Bu yüzyılın modası ikiyüzlülük. Ol(a)madığı bir kişiliğin çığırtkanlığını yapan milyonlarca insan var.
Ve "takılı kalmak" kendimize karşı işleyebileceğimiz en büyük suçtur. Bir yere, bir anıya, bir kişiye, yoldaki taşa, çukura, dikene, düzenbazlığa, namussuzluğa.
Hayat durmadan akıp geçerken "keşke" lerde boğulmamak için ileriye, hep ileriye bakmalıyız.
YALNIZLIK
Yalnızlık bir yağmura benzer,
Yükselir akşamlara denizlerden
Uzak, ıssız ovalardan eser,
Ağar gider göklere, her zaman göklerdedir
Ve kentin üstüne göklerden düşer.
Erselik saatlerde yağar yere
Yüzlerini sabaha döndürünce sokaklar,
Umduğunu bulamamış, üzgün yaslı
Ayrılınca birbirinden gövdeler;
Ve insanlar karşılıklı nefretler içinde
Yatarken aynı yatakta yan yana:
Akar, akar yalnızlık ırmaklarca.
Rainer Maria RİLKE