Namaz, oruç, hac ve kurban hep riyadır, hep riya
Bir acayip ümmet olduk ey Resul-ü Kibriya
.
.
Sevgi, şefkat, selam, sohbet hep riyadır, hep riya
Bir acayip ümmet olduk ey Resul-ü Kibriya
.
.
Saygı, hürmet, izzet, ikram hep riyadır, hep riya
Bir acayip ümmet olduk ey Resul-ü Kibriya
.
.
İlim, irfan, takdir, tenkit hep riyadır, hep riya
Bir acayip ümmet olduk ey Resul-ü Kibriya/Syf.91
Hayat kapısından tek tek
Her giriş ecele doğru.
Toprakta sürünür bebek
Her karış ecele doğru.
İster yürü, ister bekle
İster çıkart, ister ekle
Geç kaldım diye gam çekme
Her varış ecele doğru.
Ayaklar zemine değer
Analar yavrusun döğer
Kalpten damara kan yağar
Her vuruş ecele doğru.
Yürü, koş, uyu, otur, kalk
Yukarı bak, aşağı bak
Dört yana dönmeyi bırak
Her duruş ecele doğru.
Bir el yapar, bin el bozar
Gün alçalır, gölge uzar
Önü kundak, sonu mezar
Her yarış ecele doğru.
Beşeriz, şaşarız Sen şaşırtma bizi
Gurur, kibir verip de şişirme bizi
Nefsimizin peşine düşürme bizi
İlim ver, irfan ver, sanat ver Allah’ım.
Yarab! Rahmetin gazabından büyüktür/Syf.44
Bilinsin ki kanı kaynarsa Türk'ün,
Papaza yahniyi yedirmez her gün.
Gerçeğe dönecek yönümüz bir gün
Silinecek dünkü leke, dünkü pas.
Dostluk, sevgi sabır sökmediği an
Belki de tersine dönecek zaman.
Ey Türk'ü aldattım, korkuttum sanan
İnsanlık da, yiğitlik de Türk'e has.
Öteki, beriki... kulak ver eğil;
Ne bizler sürüyüz, ne bu yurt ağıl...
Bu oyun hep böyle sürecek değil,
Yeter gayrı doğru yürü, dölek bas...
Abdurrahim Karakoç
Yorulmam deme gönül mutlaka yorulursun,
Ortada seyrederken kenara savrulursun,
Zamanın tenceresi, penceresi çok farklı,
Temmuz’da buz tutarsın, Ocak’ta kavrulursun...
Sıcak bir yaz akşamında olabilir
Sarı bir güz akşamında olabilir
Kışın beyaz akşamında olabilir
Ellerimde bir top mavi çiçekle
Gelirim, beni bekle.../Syf.28