Bir anda hayatımıza giren korona’dan kurtulmak için evde kal kurallarına uymaktan sağlıklı kalalım derken psikolojilerimiz tamamen bitmiş durumdadır…
Asırlarca süren bu hikayede tarih bize bir kere daha tokat atsada insanoğlunun kendi gölgesine yetişmek uğruna hakikatten her geçen gün biraz daha uzaklaşması dahada rezil şekline bürünmeye devam edecektir.
Ama zamanla hayat aşacak bütün bunları ve yeni yap bozlar sunacak her birimize. ..
Bizi, her şeyi geride bıraktığımıza inandırmayı çok iyi bilir o. ..
Her zaman yaptığı gibi ...
Bazı şeyler geride kalır gerçekten, kalmalıdır da ama bazı şeyler de gelir bizimle birlikte. ..
Yüzleşmediğimiz, içimizin orasına burasına itelediğimiz, sonralara ertelediğimiz şeyler mesela; onlar çıkıp gelir, gelecek bir yerlerden mesela. ..
Birçoğumuz yaralanmadan farkına varamıyoruz artık kendimizin, bir hayatımız, bir hikayemiz olduğunun...
Çekinmeden söyleyelim; hızımızı her almaya çalıştığımızda bizi paçalarımızdan çeken bu ‘şey’ler eksik bıraktıklarımızdır.
Yaşarken, duyarken, hissederken, kendimize ve başkalarına yönelirken, kendimizle ve onlarla zamanı paylaşırken, içindeki onca şeyle birlikte hayatın içinde akıp giderken eksik bıraktıklarımız...
“...biz hayatla bağlantımızı kaybetmiş insanlarız. Hepimiz sakatız, hepimiz! Bağlantılarımız o kadar kopuk ki; gerçek hayata karşı tam bir tiksinti duyuyoruz bu yüzden de bize bunu hatırlatan insanlara kızıyoruz. Hatta o kadar ileri gittik ki, ‘gerçek hayat’a tam bir yük olarak bakıyoruz” diye yazmış ‘Yeraltından Notlar’da Dostoyevski.