İÇE KAPANIŞ
Derdim: yeter, sakin ol, dinlen biraz artık;
Akşam olsa diyordun, işte oldu akşam,
Siyah örtülere sardı şehri karanlık;
Kimine huzur iner gökten, kimine gam.
Bırak, şehrin iğrenç kalabalığı gitsin,
Yesin kamçısını hazzın sefil cümbüşte;
Toplasın acı meyvesini nedametin
Sen gel, derdim, ver elini bana, gel şöyle.
Bak göğün balkonlarından, geçmiş seneler
Eski zaman esvaplariyle eğilmişler;
Hüzün yükseliyor, güleryüzle, sulardan.
Seyret bir kemerde yorgun ölen güneşi
Ve uzun bir kefen gibi doğuyu saran
Geceyi dinle, yürüyen tatlı geceyi.
Charles BAUDELAIRE
Tarık Tufan'ın "Ve Sen Kuş Olur Gidersin" adlı eseri, insanın iç dünyasındaki karanlıkla yüzleşmesini ve zorlu mücadelesini etkileyici bir şekilde aktarıyor. Roman, bir adamın hayatla verdiği çetin mücadeleyi ve içsel çatışmalarını konu alırken, aynı zamanda imkansız bir aşkın yarattığı acıyı ve çaresizliği de işler.
Kahraman, kendi karanlığında kaybolmuş bir adam olarak tasvir edilir. Hayatla giriştiği mücadele giderek artan bir çetinlik kazanırken, üzerine eklenen imkansız aşkın yarattığı yaralarla daha da derinleşir. Kuş kafesleri yaparak geçimini sağlayan bir adamın yanında çalışmak, onun yaralarını dindirmeye yetecek mi?
Roman boyunca kahramanın iç monologları ve sayıklamaları aracılığıyla onun iç dünyasına derin bir yolculuk yaparız. Tufan'ın samimi üslubu, okuyucuyu kahramanın duygusal dünyasına çeker ve onun acılarını, korkularını ve umutlarını paylaşmaya davet eder. "Susuyor olmam, acı çekmediğim anlamına gelmez," diyerek kahraman, içsel çatışmalarının ve acılarının farkında olduğunu belirtir.
"Ve Sen Kuş Olur Gidersin", Tarık Tufan'ın duygusal derinliği ve samimi üslubuyla etkileyici bir kitaptır. İnsanın içsel çatışmalarını ve karanlığını anlatırken, aynı zamanda umudu ve direnci de vurgular. Tufan'ın dili, okuyucuyu romanın içine çeker ve onları kahramanın yaşadığı duygusal yolculuğa ortak eder.
Toplumdaki " düğümler" ve sorunlara işaret edip gerçekleri söylemenin acı sonuçları olabilir...
Gerçeği söylemeye cesareti olanlar, bedel ödemeyi göze almalıdır.
... Hayatı olduğu gibi kabullenmiş gibiydi; kötü bir deneyim yaşandı diye bütün deneyimlerin kötü olması gerekmiyordu. Hayatını acı çektiği için değil, acıyı dindirmenin bir yolu olmadığına kendini inandırdığı için bitirmek istediğini anlamıştı.