Gerçek daima iyi idi ama, bazı defa acı olurdu, istemeyerek ondan kaçınmak istiyor insan.
Sayfa 60 - Elips Yayınları,İlyasKitabı okudu
Geberiyorum ve ağlıyorum
Geberiyorum ağlıyorum kendimi parçalıyorum mümkün mertebe hissettiklerimi aktaracağım satırlara ve umarım beni tanıyan biri okumaz bu yazdıklarımı çünkü duygularımı tanıdığım kimsenin bilmesini istemem, neyse bana ne ya biliyorsa bilsin Allah’tan saklamadığımı ondan mı saklayacağım Gerçek duygular 18 nisan 2024 Bir garip kimsesiz biriydin bu
Reklam
Yıllar boyu yüreğime karşı savaşmıştım, çünkü üzülmekten, acı çekmekten, terk edilmekten korkuyordum. Gerçek aşkın bütün bunların üstünde olduğunu, hiç sevmemektense ölmenin daha iyi olacağını her zaman biliyordum. Ama bu cesarete yalnızca başkalarının sahip olduğunu düşünüyordum. Ve şimdi, şu anda, bunu yapabilecek gücün bende de bulunduğunu keşfediyorum. Ayrılık, yalnızlık, üzüntü anlamına da gelse, aşk her şeye değerdi...
Sayfa 213 - Can Yayınları
736 syf.
·
Puan vermedi
Call me Ishmael diye başlayan tüm zamanlardaki en sevdiğim kitap. Belki de bütün insanlığa hitap eden sayılı anlatılardan bir tanesi. Bunu çok basit bir sebepten dolayı söylüyorum. Hikayenin teması insanın kendi kendini tüketmesi üzerine kurulu. Yaşantısı ve kendine özgülüğü ne seviyede olursa olsun her insan ömründe en az bir kere kendini bir şey uğruna tüketir. Çoğu zaman bu öyle bir tükeniştir ki bittim öldüm desen bile içinde yeniden doğmak için yeni bir seni ortaya çıkaracak kıvılcım bırakır. Bu kıvılcımı yeniden doğmak yerine geri kalan ne varsa onu da yakmak için kullanmak bir insanın vereceği en zor kararlardan biri olmalı. Sıradan insanlar başına bir felaket geldiğinde izlerini hatıralarında ve kararlarında taşır. Tekrar canı yanmasın diye elinden geleni yapar. Ahab gibiler ise bu acı ve nefretle denizleri geçmeyi ,dünyanın sonuna kadar peşinde olduğunu kovalamayı kafasına koyar. Bazen düşünüyorum olmuş olanı kabul etmek mi yoksa Ahab gibi hayatın acımasızlığı karşısında çileden çıkıp daha da acımasız bir şekilde durmak mı bir hikayeyi daha anlamlı kılar. Bunun cevabı ne olursa olsun şu bir gerçek ki; kafamızın içinde sallanan bir güverte ,bu güverte üstünde karanlık okyanusa bakıp derin düşüncelerle kendi balinamızı aradığımız anlar olacak. Teselli olur mu bilmem ama söylemekte fayda var. Yalnız değiliz. O güvertede bambaşka yerlerde olsak da hepimiz varız. Hepimiz acı sona kadar aynı acılarla peşinde olduğumuzu arıyoruz.
Moby Dick
Moby DickHerman Melville · Yapı Kredi Yayınları · 20215,6bin okunma
Sanki sisler arasındayım; durmadan onu düşünüyorum, ama gözümde iyice belirmiyor. Sonunda bu bende bir alışkanlık haline gelecek ve gerçek acı hep yarına ertelenecek; insan böylece unutacak ve acı çekmemiş olacak.
Sayfa 333
KARANFİL KIZ
O zamanlar dünya gerçekten de bir öküzün boynuzlarında durmaktaymış ve Karanfil Kız'ın bu aşırı gelişmiş iribaşa söyleyecek bir çift sözü varmış. Ama dur bak, en iyisi baştan başlayayım. Şimdi bu Karanfil Kız babasını fazla görememekten şikâyetçiymiş. Çünkü adamcağız haftanın her günü, hatta bazen haftasonları bile geç saatlere kadar çalışır,
Reklam
Son zamanlarda yaşamı çok çok hüzünlü ve çok çok acılı geçmişti, ama en hüzünlü ve en acılı olan yanı, bütün bunların düşten başka bir şey olmadığını, kendi düşü değil, benim düşüm olduğunu düşünmesiydi. Hiçlik ona acıdan daha ürkütücü görünüyordu. Yaşadığının düşünü görmek... neyse de, ama bu düşü bir başkasının görmesi!.. "Peki niçin var olmayacakmışım?" diyordu kendi kendine, "Niçin? Bu adamın beni düşünde yarattığını, kafasında ürettiğini varsayalım, ama başkalarının kafasında, yaşam öykümü okuyanların kafasında yaşamıyor muyum? Peki, eğer böyle birçok insanın imgeleminde yaşıyorsam, birisinin değil de, birçok kişinin düşü gerçek olmaz mı? Eğer kurgu yaşamımın öyküsünü anlatan kitabın sayfalarından ya da onu okuyanların düşüncelerinden –şu anda okumakta olan sizlerin düşüncelerinden– fırlayıp ortaya çıkıyorsam, niçin sonsuz bir ruh gibi ve sonsuza dek acı çeken bir ruh gibi var olmayayım? Niçin?" Zavallı dinlenemiyordu. Gözlerinin önünden Kastilya bozkırı, meşe ve çam ağaçları geçiyordu; dağların karlı tepelerini seyrediyordu ve başını çevirip arkaya bakınca, yaşamındaki erkek ve kadın arkadaşlarının siluetlerini sislere bürünmüş görünce ölüme doğru sürüklendiğini duyumsadı.
Tanrı'nın in­sana karışmaması değil insanın insana karışamaması acı olan. Ne kadar birleşilse değil mi yüzyıllardır akraba oluna­madı, Adem kimin kardeşi bulunamadı. İnsanın hep acele­si var, işler yetişmiyor, hatta gerçek iş nedir bulunamıyor. Tanrı'nın vakti göklerden geniş, insan da bir boy atıyor ama ne yana dönse olmuyor.
Aklımızla giremediğimiz içimizde, kilitli kapılarımızın önünde oturur, zamanın geçmesini beklerdik. Eskiden içimizde rengârenk çiçeklerle dolu bahçelerimiz vardı. Yağmur önce içimize yağar, sonra da yemyeşil vadilere, ışıklı sokaklara… Sokakların alacakaranlığını içimizdeki ışıklar aydınlatırdı… İçimiz bayram yeri gibiydi. Konuklar önce içimize
Utanç
Kimden niye utanır ki bir insan? Hepimiz "piece of shit" değil miyiz? Hepimizin kusurları var, boktan özellikleri var. Neden kendi kusurlarımdan dolayı başkalarından utanayım, tamamen saçmalık bu. Önemli olan kusurlarımı düzeltmeye çalışmaya efor sarf etmem, buna kafa yormam. Hiçbir zaman mükemmel olmayacağım ama elimden geleni de yapabilirim. Kimseyi gözünde büyütme, hepimiz gelip geçeceğiz bu anlamsız dünyadan. Başkaları ne der acaba diyerek vakit kaybedemem artık, yeter. Yeterince vakit kaybettim bu şekilde ama pişman da değilim. Böyle olması gerekiyordu ve oldu. Hepsi bir deneyim. Yarın da çıkıp sunumumu yapacağım. Gelişimimin önemli bir parçası bu. Sunumumu yaptıktan sonra siktir olup gidicem, eğlenicem. O rahatlamanın bana verdiği özgüvenle, başarmışlıkla. O rahatlamayı yaşamak o kadar istiyorum ki. Denizi seviyorsan fırtınayı da seveceksin Alperen bey. Başka çaren yok. Her şey dualite değil midir bu hayatta? İyi ve kötü, korku ve rahatlama, mutluluk ve mutsuzluk, huzur ve acı.. Zaten bu hayatın anlamı olmadığı için ve belirsiz olduğu için güzel değil mi, sürekli bir arayış çabası, öğrenme hevesi. Bunlar sayesinde sıkılmak diye bir şey yok hayatımda. Bir insan neden sıkılır ki, yapacak bu denli şey varken bu boktan hayatta. Boktan ve yaşaması güzel hayat. Bazen boktan bazen çok güzel. Bazen acı dolu ama gerçek acıyı tatmadım henüz. Hep suni acılar, beynimin benim için yarattığı acılar, beynimin bana oyunları.
Reklam
Batı Hz. Muhammed'i genellikle gönülsüz bir dünyada İslam inancını zorla yaymak için kılıcını çeken bir savaş lideri olarak görme eğiliminde... Oysa gerçek bundan çok uzaktır. Hz. Mu­hammed ve ilk Müslümanlar hayatlarını korumak için savaş­mışlardı ve şiddetin kaçınılmaz olduğu bir amacı izliyorlardı...Hz. Muhammed bir karmaşa ve dağınıklık döneminde olduğundan, barış ancak kılıçla sağlana­bilirdi. Müslümanlar, peygamberlerinin Medine' deki yıllarını Asr-ı Saadet olarak görmektedirler ama aynı zamanda acı, kor­ku ve kan yıllarıdır. Ümmetin Arabistan'daki şiddet olaylarını bitirebilmesinin tek yolu, hiç durmadan çaba göstermekti.
Sayfa 257 - Koridor Yayıncılık.
248 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
İSTİSMAR GERÇEĞİYLE YÜZLEŞMEYE HAZIR MISIN? Bir insanlık suçu olan istismar, kime yapılırsa yapılsın, kimden gelirse gelsin fark edilmeli, hiçbir türlü göz ardı edilmemeli. "Kol kırılır ama yen içinde kalmaz!" diyor Nuray Toprak. Bir polis ve duyarlı bir anne olarak Çocuk Şube'nin içinde şahit olduğu gerçek hikâyeleri anlatıyor, bütün çıplaklığıyla... Eğer hazırsan bu kitap senin için yazıldı; fark etmen, elini taşın altına koyman için.. Yollarımız senin yüksek lisans öğrenciliğin sayesinde kesişti. Tanıştığımızda ve yaşam hikâyeni dinlediğimde; "Başarılı bir Türk kadını, böyle azimli ve hedefine giden yolda işte böyle kararlı olmalı." diye düşünmüş ve seninle çok gurur duymuştum. Yaşam süreci içerisinde hem akademik başarın hem de toplumsal yaşama, mesleki ve akademik deneyimlerini sade ve çarpıcı bir dille aktarman beni daha da onurlandırdı. Yeni eserini zevkle okudum, belki okurken zaman zaman acı ve hüzün verdi ama ne yazık ki bunlar yaşantımızın bir gerçeği, halının altına süpüremeyiz. Bunlardan gerekli çıkarımları yaparak yaşam yolunda daha da duyarlı olmak toplumsal görevimiz. Prof. Dr. ŞEVKİ SÖZEN ...Arka kapaktan
Hayat Bir Kelebeğin Ömrü Kadar
Hayat Bir Kelebeğin Ömrü KadarNuray Toprak · Ceres Yayınları · 202114 okunma
''..Nasıl oluyor da bunları yemenin tehlikeli olmadığını anlayabiliyorsunuz.?'' diye sordu. ''Değişik bir şeyle karşılaştığında bunun yenilebilir olup olmadığını anlamanın bir yöntemi vardır. Bu, koku alma duyusuyla başlar. Yalnızca bitkileri değil, her şeyi koklamayı öğrenmen çok önemlidir. Havayı, suyu, hayvanları,
Zaman getikçe...
“Dünyaya alışan şiir yazamaz.” demişti. İsmet Özel… Gülüp geçmiştim o zaman. İsmet abiyi de severim de tercih etmezdim. Akademik metinlerde yoğrulup giderdim. Sanki o dönemde beynimi daha çok tatmin ediyormuşum da kafamdaki evliyalık o zaman vuku buluyor, o zaman tahripkâr oluyordu. Aradan yıllar geçti, zaman beni öyle bir noktaya getirdi ki. Ilk basımını yaptırdığım kitap çalışması şiir olarak peyda oldu. Anladım ki aşık olmak gerekiyomuş. Aynı zamanda kendi tezini de çürütüyormuş bu şairlik işi. İnsan birine aşık diye bir şeyler yazmaz. Kafasında birini uydurur, ona küser, onu sever, onunla barışır, onunla ayrılır, onunla yatar, onunla kalkar. Sanırım ben daha çok kafasının içinde yaşayan biriyim. Gerçek hayata dair tüm ümitlerini kaybetmiş, sevilmelerin, sevmelerin ve sevişmelerin ayaklar altına alındığı bu çağda sevdasını var olmayan bir hayale adamış biriyim. Kafamda birini uydurdum, onu arıyorum yüz yıldır. Düşünmem gereken çok konu var ama uyumak daha cazip geliyor. KAFKA, MILENA’ya yazdığı mektuplarından birinde; “Bazen içinde bulunduğunuz durumu anlatmak için kelimeler aciz kalır. Bazı durumlarda sadece acı çekilir.” Diyor. Bu böyledir. Kelimeler bazen bazı acıları anlatmaz. Bazen sadece susarsın ve acını yaşarsın. Cehennem ANLATAMAMAKTIR. Sürgün edildim doğduğum topraklardan işte bende. Gurbet alnıma yazıldı Gurbet. Ne amansız bir kelime.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.