İnsan yorgunuyuz ARTIK!.
Anlamayan, işitmeyen insanların yorgunuyuz. Ve bu, fiziksel yorgunluktan daha acı... ---- : Bir bilgi 3 katmanlıdır; Resim, yorum ve inanç. Her yapının hem görüntüsel hem manevi bir bütünlüğü vardır. Kişi ancak bu katmanları bildiği ve anladığı zaman sağlıklı bilmiş ve anlamış olur. Resim değişince, yorum değişir, ekler girince cümle değişir.. insanı iki şey yorar Anlamak ve Anlama "ma" k..
Öyle işte...!
Anlayamazsın dediklerinde anlayamadım Bazen yarım kalır insan, bazen eksik Bazen kelimeler yetmez, bazen de sözler Yine de anlayamaz insan... Anlayamadığını ve anlayamayacağını da; "anlamaz!" Terazi bazen tartmaz, bazen çekmez Boşa koysan dolmaz, doluya koysan almaz Adına hayat derler bu bilmecenin Her çözdüm dediğinde çözünürsün Üzülmem dediğinde üzülür, Bildim dediğinde yanılırsın, Acımaz dediğinde; daha çok acıtır, Adı hayattır bu bilmecenin Bir kısmı hüzün, bir kısmı keder, bir kısmı acı! Peki ya mutluluk, sevgi, aşk? Bunlar hep "esâtırû'l evvelin!" Bu bilmecenin "hayat" derler adına Biriktirdiğin her ne ise adına demişler kâr! Ömür değil mi şu yitik sermaye! Beş arşın beyaz kumaş, 5 metre kara toprak. Söyle bakalım gördün mü hiç kâr edeni Anlayamazsın dediklerinde anlayamadın Ama yine de; an-la-ma-ya-cak-sın! Hecelesem de yine anlamayacaksın.
Reklam
Sahip olmak ya da olmak 3
Sahip olmak" şeylere, nesnelere ilişkindir ve bunları görüp, tutmak ve de tanımlamak kolaydır. "Olmak" ise, yaşantılara ve bazı içsel süreçlere dayandığı için, dile gelmesi, tanımlanması- zor ve hatta imkânsızdır. Kişilik dediğimiz, dışa vuran yanları- mızı, yani taşıdığımız maskeleri tanımlamak mümkündür. Çün- kü bu, dışlaşmış bir
Sahip olmak ya da Olmak
Mala, mülke, şöhrete, insana, bilgiye "sahip olmak" demek, onları ele geçirmek, kendine mål etmek. onlara egemen olmak ve dilediğince kullanmak anlamına gelir. Ama bu maddesel sahip oluşların sonu yoktur. İnsan hiç bir za- man yeterince şeye sahip olamayacaktır. Çünkü maddesel olan, elle tutulan aldatıcı ve geçicidir. Bu nedenle
Unut ma
O acı bir farkediş ile başlıyor, şaşkın bakışlar zift gibi ağır zamana asılıyor. Bedene sığmayan ruhun gözlerden göç edişi. Zamansız ve yersiz kalan beden. Yorgunluk ve kahır, suçluluk ve tövbe. Ve son sahne aynalarla buluşma.
"Vasldan çün âşıkı müstağni eyler bir visâl âşıka ma'şûkdan her dem bu istiğnâ nedir" Fuzûlî Kavuşmaktan ibarettir madem, aşığı vuslata doyuran; o halde (anlam veremiyorum) nedir sevenin sevilenden böylesi uzak kalmada bulduğu acı lezzet?
Reklam
127 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.