Buna göre yaşamın ilk yarısının karakteri mutluluğa yönelik doyurulmamış bir özlem, ikinci yarısının karakteri ise mutsuzluk endişesidir. Çünkü bu ikinci yarıda, az ya da çok belirgin bir biçimde, tüm mutlulukların bir hayalet gibi, buna karşılık acıların gerçek oldukları bilgisi de gelmiştir. Bu yüzden şimdi, en azından daha akıllı karakterler, hazdan çok, salt acısızlığa ve rahatsız edilmedikleri bir duruma ulaşmaya çabalayacaklardır.
Kalbim var olmaya devam ediyor ancak bir şey hissetmiyordu.
Reklam
Kalplerle ilgili en aci olan gerçek hepsinin bir gün kırılmaya mahkum olmasiydi.
Sahi! Yaşayabileceğim bir hikaye var mı sen de aynadaki sima'm. Bunu ben soruyorum hayat değil, insanlar değil. Acıların hiç değil,sadece ben yani gerçeğin. Sesini yıllarca kestiğin tek doğrun...
56 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
Merhaba arkadaşlar. Mutlu geceler ve nasılsınız? Uzun yıllar sonra yeniden Oscar Wilde ve onun özlediğimiz kalemine geri dönüş yaptık. Birkaç eserini okuyarak bu seriyi tamamlayacağız. Hiç yumruk yediniz mi diye başlamak istiyorum bu kitaba da. Çünkü Wilde’nin bu kitabı tam olarak bu etkiyi yapıyor hatta yeri geliyor daha fazlasını da yapıyor. Ben
Bülbül ve Gül
Bülbül ve GülOscar Wilde · Can Yayınları · 2020210 okunma
Reklam
İnsanlar içinde acıların en büyüklerini çeken benim, yetmedi mi sizce bugüne kadar yaşadıklarım?
Sadece bazen, her şeyin bir gün sona ereceğini, en büyük acıların dahi bir gün biteceğini düşünmek insanı rahatlatıyordu.
* Acıların üstesinden gelirsin de, anıların altında kalırsın. İşte böyledir hayat.* …
'Acıların üstesinden gelirsin de, anıların altında kalırsın...'
Reklam
Sabit bir hayat aramaktadır insan; korkuların, acıların olmadığı ve risklerin bulunmadığı.Heyecanlı geçişleri engelleyerek tehlikeleri aklınca yok etmek ister.Oysa yok ettiği şey kendi varlığıdır,kendisidir.... Kendisini hangi müjdenin beklediğini kimse bilemez.__Kur'sn_ı Kerim(,32,17)
Aşk yoktur ki gömülmesin içine acıların Aşk yoktur ki uğruna yaralanılmasın Aşk yoktur ki uğruna yıpranılmasın Ve senin aşkından üstün değil vatan aşkı Bir aşk yoktur ki gözyaşı olmadan yaşamasın Mutlu aşk yoktur Yine ikimizin aşkı vardır
"Senin şekerle tatlandırılmış gözyaşların var. Kahkahaların en gizli ağlama biçimin aslında. Herkesten gizliyorsun acılarını. Üstelik bu gizlediğin acıların üstünü gülüşünle örtüyorsun. Sorarım şimdi sana; senin acın kaç şekerli?"
Sayfa 18 - Yediveren Yayınları
"Gözler yalan söylemez prenses."
Sayfa 239 - Indigo yayınlarıKitabı okuyor
Ama sonra aklına bir şey takıldı: Ya her şey bir yanlışlıktan ibaretse? Ya bu cesaret sadece bir tür sarhoşluksa? Ya o cesaret aslında yalnızca mis kokulu havaya, harika günbatımına fiziksel acıların bitimine ve alt kattaki şarkılara bağlıysa? Ya birkaç dakika ya da bir saat sonra eski zayıf ve yeni Drogo’ya dönüşürse? Drogo’nun ayı görmeye vakti olacak mı yoksa daha önce mi gitmesi gerekecek? Odanın kapısı hafifçe sarsılıp gıcırdar. Belki bir esinti ya da böyle bahar akşamları görülen türden hafif bir rüzgardır. Belki de sessiz adımlarla gelen ve şimdi Drogo’nun koltuğuna yanaşan O’dur. Giovanni bir gayretle dikilir, bir eliyle üniformasının yakasını düzeltir, camdan dışarısı son bir göz atar, yıldızları son kez görebilmek için fırlatılan küçük bir bakıştır bu. Sonra karanlıkta, hiç kimsenin kendisini göremeyeceğini bilmesine rağmen gülümser. Halbuki, birisi ona "Yaşadığın sürece bu hep böyle olacak, sonuna kadar hep aynı şey." demiş olsaydı, o da kendine gelirdi. "Olamaz." derdi."muhakkak farklı bir şeyler olagelmeli, öyle bir şey ki, insan, 'artık sonuna gelmiş olsam bile beklemeye değmiş, diyebilmeli". Sonuçta dünyadan yapayalnızdı ve onu kendisinden başka sevecek kimse yoktu.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.