Nâzım Hikmet bir yandan Baudelaire ile Fransız İhtilâli’ni okurken, bir yandan da dinci yobazları, gericileri, çıkarcıları yeren “Kara Kuvvet” gibi şiirler yazar. Türk Ocağı’nın açılış gününde “Kırk Haramilerin Esiri” şiirini okur. Kuvâyi Milliye’cilere karşı padişahları tutan Bolu eşrafından bir kesimin düşmanlığını kazanır. Vâlâ Nurettin’le bunlardan birini, bir ağayı yeren Taş Yürek oyununu kaleme alırlar.