Sabah yataktan çıkmaktan korktuğumuzda, içimizdeki çocuk aslında şuna benzer şeyler söylemektedir bize: "Beni zorla işe, okula, herhangi bir yere götürdün, hatta sürükledin ve orada da beni istemediğim şeyler yapmaya mecbur bıraktın. Başkalarını mutlu etmek için bana acımasız davrandın. İhtiyaçlarımı umursamadın, görmezden geldin. Duygusal olarak aç bırakıldım, baskı gördüm, çok yoruldum. Artık bunu yapmaya devam edemeyeceğim. Dinlenmeye ve şefkate ihtiyacım var."
Bana acımayın. Ben kötüyüm; sizlere karşı kötü duygular besledim içimden. Beceriksizliğimden uygulayamadım kötü düşüncelerimi. Sizleri kıskandım, küçük gördüm, bayağı buldum: bana yapılmasını istemediğim kötülükleri sizlere yapmak istedim. Fırsat bulunca da yaptım. Dün gece rüyamda biri beni öldürdü. İçimin boşaldığını hissettim. Ben de ne işkenceler düşünmüşümdür bana kötülük edenler için. Beni de öldürmelerini istiyorum artık. Çünkü, artık olduğum gibi kalmaya dayanamıyorum. Yalnız, beni öldürürseniz kötülüklerim gene gizli kalacak. Onları bir sır gibi mezara götüreceğim: gene aldatacağım sizleri. Gelin, hep birlikte, önce yaşarken öldürelim beni. Aklıma geldiği zaman bile ürperdiğim yaşantılarımı ortaya koyalım: didik didik edelim. Ondan sonra ölümün bir anlamı olur benim için. Sizin de işinize yarar: benim gibilerden sakınırsınız bundan sonra. Hayır işinize yaramaz. Ortalıkta dolaşmanızdan, pek zarar görmüş bir durumunuz sezilmiyor. Belki de gizli gizli zehirlemişimdir sizleri. Gelin, hep birlikte yapalım şu işi: acımasız, soğukkanlı.
~
Suçsuz bir insanı bütün özel haklarından mahrum bırakarak kürek cezasına mahkum etmek için bireyle resmi ve acımasız ilişkisinde hakimin sadece bir şeye ihtiyacı vardır: O da zamandır