Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İçimden dökülüyor bu kelimeler. İçimden geliyor. Kalbimin en derinliklerinden..duygularımın, düşüncelerimin ve yaşadıklarımın bir aynası gibi.Durduramıyorum, bizi yazmadan yapamıyorum. İnsanoğlu ne çetin bir varlık. Bana yine acımasız davranıyor.
VAR MI SİZİN DE BÖYLE CİNNETLERİNİZ? “Deliler ile benim aramdaki tek fark, onların bunu kabullenmemesidir. Oysa ben biliyorum deli olduğumu.” diyor, sürrealist ressam Salvador Dali. Dünyanın büyük çoğunluğu onun deli olduğuna, geri kalanıysa dahi olduğuna inanıyor. Hem deli olmak, dahi olmaya engel mi? Ya da tam tersi; dehalar da bir gün
Reklam
Halbuki ahirette haseneler örtücüdür. Dünyada tam tersi.
Çok sevdiğim bir hikayedir. Beşerin acımasız terazisini anlatmıştır: Bir gün bir öğretmen tahtaya şöyle yazdı: 9x1 = 7 9x2 = 18 9x3 = 27 9x4 = 36 9x5 = 45 9x6 = 54 9x7 = 63 9x8 = 72 9x9 = 81 9x10 = 90 Yazmayı bitirip sınıfa döndüğünde bütün sınıf ilk sırada yapmış olduğu hata yüzünden kendisine gülmekteydi. Herkesin sessiz olmasını bekledi, sonra da ekledi: " İlk işlemi bilerek ve özellikle hatalı yazdım. Sizin hatanız olmadan önce dünyanın size nasıl davranacağını göstermek için! KİMSE dokuz kez doğru cevabı yazdığım için beni övmedi, KİMSE beni tebrik etmedi, ama HERKES yapmış olduğum tek HATA nedeniyle beni yargıladı ve bana güldünüz. İşte ders bu: İnsanlar yaptığınız yüzlerce doğru şeyi anlamaz, takdir etmez! Ama yaptığınız tek bir hata sebebiyle sizi yargılar... Başarıları için insanlara değer vermeyi öğrenmeliyiz! Iskalamaktan çok isabet ettiren ve sonunda sadece BİR hatası ile yargılanan ve diğer DOKUZ doğrusu değerlendirilmeyen insanlar.. İnsanoğlu ne kadar da acımasız! Eleştirmek, tahrip etmek en kolayı maalesef. Ve her şeyde olduğu gibi en kolayını tercih ediyor.
Kapitalizmin hüküm sürdüğü bu zorlu dünya sahnesinde, Yaşamak mı, yoksa yok olmak mı, işte bütün mesele bu. İnsan ruhları, bu karanlık ve acımasız tiyatroda, Çırpınır, yok olmaya doğru bir ok gibi fırlar mı, Ya da başkalarının denizleriyle mücadele ederek yaşamak mı, Ve böylece, onların sonsuz zulmüne karşı durmak mı? Ya da son vermek mi, yoksa onların karanlık denizine dalıp, Bilinmeyenin sessiz sakinliğinde uyumak mı? Uyku, tüm acıları sonlandırır, bu yüzden dua etsek de, Düşüncelerimiz, bilinmeyen diyarlarda dolaşır, Göz korkusuyla bize dönüşlerini bekler. Ve bu dünya sahnesinde, insanoğlu, Birçok felaketi yaşar, öyle ki, cesaretimiz Güçsüzlük ve korkaklık elbisesiyle kaplanır. Ve şimdi, dostlarım, bu sahneden ayrılmak zamanı geldi; Güneşin doğuşu, bilinmeyen diyarlardan getirdiği Umut ışığını gölgeleyerek, Ve içsel huzurumuzu, hayal kırıklıklarına dönüştürür. Bu nedenle, bu dünyadaki son perdeyi çekelim, Ve cesurca, yeniden doğuşun gizemini karşılayalım. Yapay Zeka Tarafından Yazılmış bir şiir yapay zekanın şiir yazma becerisi her ne kadar yerinde gözükse de yazdıklarının oldukça benzerlik içermesi anlatıları anlama yeteneğindeki zayıflığı da gösteriyor.
Gerçekten de, insanoğlu için en büyük tehlikenin açlık, deprem, mikropla, kanser olmayıp, yalnızca insanın kendisi olduğu, göze kamaştırıcı bir açıklıkla ortaya çıkmıştır. Nedeni ortada: Ruhsal yaraları saracak etkili bir çare yok henüz, oysa bu yaralar doğanın en acımasız, en büyük yıkımlarından daha da yok edicidir!
Carl Gustav Jung
Carl Gustav Jung
Kimseye zararı olmayan bir kediciği tekmeleyerek öldürmek nedir ya? Hadi bu insan kötü, tamam kabul. Peki bunu serbest bırakanlara ne demeli! ADALET NEREDE??? chng.it/CFmTgsMmGv İyi hal indirimi ne mesela? İyi bir hal göremiyorum ben... Bir cani görüyorum sadece. İnsanoğlu olarak bizler; bu dünya sadece insanlara ait sanıyoruz, halbuki değil. Hayvanlar var, bitkiler var. Ve onlar, bazı insanlardan daha çok hak ediyorlar yaşamayı! Dünya üzerindeki en vahşi, en acımasız canlı insan ve ben, bazen insan olduğum için utanıyorum!!!
Reklam
İnsanoğlu ne acımasız..
Acımasız olan hayat değil. Acımasız olan tek kişi var. İnsanoğlu. Suçu kadere, talihsiz olaylara bağlamaktansa, Nerede ve ne zaman hata yaptık diye düşünsek belki sorunu çözmez ama o sorunun tekrar yaşanmasına engel olabilir.
Ne kadar çok şey istiyoruz bu hayattan,ne kadar büyük beklentiler içerisindeyiz,dünya 3 günlük herkesin taşıyabileceği yük belli iken niye fazlasını yüklemek ister ki insanlar, neden bu kadar acımasız oluyor insanoğlu, bi avuç çamurdan bi parça kaburga dan ibaretken ne bu kibir...
"Acımasız bir dünyada yaşıyoruz ve insanoğlu çok vahşi."
Reklam
16.12.2023 ŞIRNAK.
Yine yağiyordu yagmur dısarida içimde anlamsız bir titreme zihnim karmaşık duygularim serseri gökyüzüm karanlik kalbim paramparça kulakligimda yine ayni şarkı kaldirimlar kirli yollar berbat hislerim anlamsiz hava soguk kafam sarhoş su birikintisine düsen bir damla rüzgardan savrulan ruhumda yankilanan agir melodiler uzaklara dalip tebessüm eden gözlerim ne kadar anlamsizdi dünya zavalli insanoglu ne ugruna ne guzelliklere kıydın yok ettin ne uğruna? Bir korkudur atamadin kalbinden yaşamın yeşıl kıyısını kuruttun gokyuzunu maviden siyaha boyadin ne icin? Değdimi peki? sana emanet verilen can'in endişesini neylersin ki kendinle gezdirip senmisin o canın sahibi? Ki bu korkuyla yaşarsin? Sultanlar,padisahlar,hükümdarlar doymadimi bir avuc bulgur bir dirhem sevgi ile ? Senin neyin eksikti bulgurun mu sevgin mi? Sen ugruna vazgeçtin en kutsal sevgiden? Gökyüzü kadar sonsuzdu oysaki benim sevgim sahibine belki ruhunun gidasi değildim ama üşüyen ruhunu ısıtan sıcaklik bendim! O ruhun bu dünyadaki gıdasi bendeydi neydi sorun ruhundaki açlik mi kalbindeki inanç mı? Olgunlaşmak nedir ki ruhun ölmesi mi kalbin kirilmasi mi? Olgunlasmak icin bunlari feda etmek mi gerekirdi oysaki bir kaktüs kadar yalnizdim artik ama bir o kadar da güclü ve acımasız hangisi olmak isterdimki acaba sonra düşündüm bunun kararini ben ellerimle sana vermiştim bir bahari kışa ceviren sendin üşümekten korkan ama güneşi degil karlari ve soğuga beni dönüştüren sen. . . Bir aşkı paylaşmak için çok geç, bir paylaşıma aşık olmak içinse erken... Beni sevda yerimden vurdu yine zaman... Şimdi sana söylenecek tek cümle: Bende sana yetecek kadar ben kalmadı...
Ölme üzerine ama nefes alınan bedende.
sessiz, dört duvarlar. çiçekli, çatılar. soğuk, evler. adı, yaşı ve son nefesi mühürletilen tahta parçaları. mezarlıklar sessiz denilir ama bütün gözyaşlarının asıl evidir. ölü bedenlerden yükselmeyen ses, nefes alan bedenlerden yükselir. acımasız insanoğlu, kendi kazdığı çukura, yine en sevdiklerini yerleştirir.
İnsanlar ne güneşi sever ne yağmuru, ne sıcağı sever ne soğuğu, bu acımasız insanoğlu hiçbir şeyi sevmez, beğenmez lakin bir gün o histen mahrum kalırsa anlar o hissin ne kadar güzel olduğunu. Yazdayken Kışı, kıştayken yazı özlerler. Kıymetini bilmedikleri şeyleri bir gün birer birer kaybettiklerinde anlayacaklar bu güzel nimetleri, fakat her şey için çok geç olacak.
195 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.