Yas, cehennemin insan yüreğine inme hâli galiba. Öyle bir azap, öyle bir yangın, öyle bir erime... Yas tutan kişi için güneşin doğmaması, renklerin kaybolması, baharın, yazın mevsimlerden olmaması... Sadece soğuk, sadece kış, sadece gece, sadece kuytuluk, sadece boşluk ve yalnızlık, çoğul.
Çok büyük bir aşkla sevdiğiniz adamı bir gün ölüme uğurladığınızı bilmeden yolcu ediyorsunuz evden ve sonra kıyameti yaşıyorsunuz...
Bu kitap, başka bir âleme geçiş yapan sevgilinin ardından yakılan bir ağıt.
Bir değil.
Çok ağıt, çok yas, çok aşk.
Çok feryat, çok gözyaşı, çok ah.
Bu kitap dünyanın yasını kalbinde hisseden, yasın içindeki acıyla bütünleşen ve fazlasıyla 'gören', 'duyan', 'yaşayan' bir kadının kalbi. Elimde tutarken bile incitir miyim kaygısıyla okudum. Çünkü saygıyı fazlasıyla hakediyor. Bu ülkenin ihmâlle, taksirle ve dâhi umursamazlıkla toprağa verdiği bütün çocukları için bir anma, bir hürmet, bir saygı duruşu çünkü. Çünkü derdi, mevzûsu insan.
Okuyun derim; okuyun demem o ki duyun, bilin, hissedin. Kalbimize indirdiğimiz göz perdelerimizin kat kat açılması en büyük dileğim.
Işık ve aşkla...❤